26 Eylül 2015 Cumartesi

MITHYMNA - MOLYVOS - ERESSOS - PETRA - LESVOS - GREECE

Geceden hazırlanan giyecekler, ayakkabılar, bayramlaşmalar günümüzde tatillarin uzatılmasına yenik düşüyor. Bunu söylerken bende tatil yaptım bu da bir gerçek ancak maalesef eski bayramların tadı olmadığı için yapmak zorunda bırakılıyorum belki de. Açıkçası Türkiye'nin tatile ihtiyacı var. Bizde ara tatiller yok mesela bazı ülkelerdeki gibi. Bu yüzden milli yada dini her bayramın anlamı artık tatil. Bu mantıkta ilerlemek zorunda bırakılıyoruz. Bu da bir gerçek tabi.
Yurt dışı tatillerini neden seviyoruz?  Ucuz olduğu için diyenler gerçekten yanılıyorlar. Dolar ve euronun tavan yaptığı bugünlerde n'olucak 1 eurocuk denilen her şeyin kendi paramızla yaklaşık üç buçuk katı olduğunu unutmayalım. Yani biz Yunanistan'da bir masa donattık her şey var sadece 170 euro ödedik diyen biri asgari ücretin yarısını o güzelim masada bırakmış oluyor aslında. Yurt dışı tatillerini elbette ucuza ve zevkli hale getirenlerde yok değil. Ancak zamanla oluşan bir kültür yurt dışı tatilini uygun hale getirmek. İlk yurt dışı tatiliniz ise savurun paracıkları, eurocukları kredi kartlarını. Ödemeleri gelince ucuz sandığımız o güzel parfümlerin 86 TL değil 296 Tl olduğunu anlayabiliyorsunuz. 86 TL güzel bir parfüm için cezbedici bir fiyat ama euro ile TL'yi karıştırmamak kaydıyla. Uzun lafın kısası eğer tatilinizi yurt dışında yapmayı planladıysanız lütfen gittiğiniz yerle ilgili tavsiyeleri okuyun. Çünkü tursuz gidiyorsanız mutlaka gideceğiniz yer ile ilgili pratik bilgilere sahip olun. 
Tatil denilince akla Ege kıyıları, Akdeniz kıyılarımız geliyor. Tabii cennet Karadeniz'i unutmamak lazım. Ancak genelde yaz tatillerimizi bu bölgelerde geçirmeyi tercih ediyoruz. Umarım iyi işletmelere denk gelirsiniz ki ederinden fazlasını ödemezsiniz. Yurt dışında rahat edeceğiniz konu fiyatlar. Her yerde aynıdır hemen hemen. Ve hesabı kaktıralım, fazladan ödesin bunların kapıda jeepleri var gibi söylemler duymazsınız. Herkes aynı şartlarda aynı fiyatlarda yemeklerini yer. Bayram tatilimin çok kısa olması ve bayramın üçüncü ve dördüncü günü çalışmak zorunda olan ben aslında yurt içinde bir tatil planlamıştım. Ama olmadı tabi. Bodrum'da şiddetli yağış ve sel tehlikesi rotamı değiştirmeme neden oldu. Belki insana çılgınca gelebilir ama haydi bakalım dedik Midilli'ye. Açıkçası yıllarca karşılıklı göz kırpıştığımız bu adayı hep merak etmişimdir. İzmir'de bulunanlar ya da yaşayanlar bilir hepsinin komşusu, kökenleri bu karşı kıyılara dayanır. Ve yıllar yılı karşıdan karşıya birbirlerini izlerler. Küçükken merak etmişimdir oradaki insanlar nasıl diye, nasıl konuşuyorlar, ne yiyor ne içiyorlar. Sanırsın uzaylı yaşıyor. Çoğu Ege'li bunu hissetmiştir. Hissetmedim diyen yalancıdır. 
Ege'nin kuzeyindeki ada Lesvos(Midilli). Yunanistan'ın en büyük üçüncü adası, zeytinyağının kalbi, deniz ürünlerinin kraliçesi bir ada Midilli. Ayvalık'tan başlayan ve yaklaşık bir buçuk saat süren gemi yolculuğumuz sonucunda adamıza ulaştık. Pasaport kontrolü sonrasında adaya ayak bastık. Ancak Avrupa'ya sığınan çok büyük bir grup liman çevresinde kamp çadırları içerisinde bir hayat sürmeye çalışıyor ve her geçen gün sayılarının arttığını ve buna bizzat zodyaklardan karaya ayak bastıkları anı gördüm. Gerçekten keyfimi çok kaçıran bir insanlık dramı yaşanıyormuş yanıbaşımızda. İnsanların karaya ayak bastıklarındaki ifade rüyalarıma bile girdi. Kime ve neye karşı olursa olsun sivil halkı huzursuz eden her şeye lanet olsun. Ve evlerini barklarını bırakıp çoluk çocuk demeden o botlara binebiliyorsa bir insan gerçekten her şeyi göze almış demektir. Tatilimin en keyifsiz anları göç eden insanların yaşadıklarını görmemdi herhalde. Bu insanlara yardım etmeye çalışan insanları da görmek beni çok mutlu etmişti aslında. Yazılması gereken çok şey var aslında ancak kelimeler kifayetsiz kalıyor bazen. 
Midilli merkezde güzel bir çarşı var. Kilisesi var. Ve sahilinde güzel kafeler var. Gardenia Cafe favorim oldu. Harika tatlıları var. Muhakkak denemelisiniz. Kalacağımız yer Molyvostaydı. Çoğu turist zaten bu bölgeyi tercih ediyor. Molyvos ve Petra. Araba kiralamanız şart. Eğer bu adada gezmek istiyorsanız, güzel bir sürücü de olmanız gerekmekte. Çünkü görüp görebileceğiniz en sert virajlara sahip. Kendinizi genelde lunaparklardaki radarlarda hissettirebiliyor. Dağlık bir ada olan Midilli, kiraladığınız arabayı teslim ederken hasarsızsa, usta şoför olduğunuzu kanıtlattırıyor. Sıfır hasarla adanın yarısını dolaşan ve ikiyüz elli kilometre yapan biri olarak kendimle gurur duydum. Araba ile rotanızı doğru çizmeniz çok önemli, eğer adayı tamamen dolaşayım diyorsanız en az dört, beş güne ihtiyacınız var. Ama benim gibi zamanınız az ise bol deniz ürünlü yemekler ve bir iki köy gezmeniz yeterli oluyor. Bu arada iki yüz elli kilometre gerçekten bir iki köy ve fosil ormanı bölgesi. Ada gerçekten büyük. Skala Skamnias'ta bir dükkan var ki inanılmaz orjinal objeler var. Muhakkak deniz ürünü yemek istiyorsanız buraya gitmelisiniz. Bir insanın hayatı boyunca yiyebileceği en güzel yemekler sanırım bu ufak balıkçı kasabasında saklı. Otelimizden burası yaklaşık 8 km idi. Ancak yol toprak ve virajlı olduğundan 45 dakika kadar sürdü. Tabi asfalt yol olsun diyorsanız Molyvos'a 21 km onda da aynı zamanlamada varış söz konusu. Yine virajlı ancak asfalt en azından. Gece asfalt yolu kullanmanızı şiddetle öneririm. Ancak buraya muhakkak gidilmeli. Petra'da denize doyabilirsiniz. Şezlonglar ücretsiz sadece bir şeyler içerek rahat rahat denize girebiliyorsunuz. Sakin, huzurlu koskocaman kum bir plaj. Grek kahve bizim kahvenin benzeri. Çok özlerseniz içebilirsiniz. 
Eressos ise güzel bir köy. Güzel kafeleri olan bir yer. Eressos Cafe'de Grek salata, Vejeteryan pizza ve Mythos bira içilmeli. Kısacası Midilli harika bir tatil rotası. Midilli tatili kısa ama tadı damağımda kalan bir tatil oldu. Tekrar geleceğim. Daha uzo fabrikası ve şifalı hamamları gezmeliyim.