Yıllardır ertelediğim ve iki kez de iptal edip gidemediğim yerdi Kaş. Her şeyin bir sırası varmış. Nasip bu seneyeymiş. Birçok arkadaşımın (zevklerine ve keyiflerine düşkün oldukları için önerilerini önemsediğim arkadaşlar) Kaş için inanılmaz olumlu söylemleri sonucunda pandemi dolayısıyla yurtdışı gezisi de yapamayacağımdan dolayı Kaş'ı tercih ettim. Açık konuşmak gerekirse yurtdışına gidebiliyor olsaydım tercih etmeyecektim. Kuşadasından yola çıktım. Sanki yolu yarılamışım hissine kapılıp ne kadar güneyden çıkarsam o kadar yol kısalır mantalitesi ile yola koyuldum. Yaklaşık 6 saat sürdü. İzmirdende zaten 6 saat 45 dakika falan sürüyormuş. Yolu yarılamak demeyelimde ilk molayı atlatmak gibi oldu Kuşadasından çıkış. Yollar maalesef bazı yerlerde karşılıklı tek şeritlere bölünerek(yol çalışmaları) ve virajlı bir şekilde olduğundan dolayı yorucu oldu. İstanbula bile giderken İzmirden daha rahat gittiğimi söyleyebilirim. Tabi Temmuz sıcağını da düşünürsek bir nebze daha da zorlaştı. Arabanın içerisinde buz gibi klimadan mola vermeye çıktığınızda ateşin ortasına kendinizi atmış gibi hissettiriyor. Yollarda giderken tabiat ana sizi sürekli kucaklıyor. Zaten Aydın Çine'den sonra resmen çam ormanları, büyük yeşil makiler sizi bambaşka diyarlara götürüyor. Oldum olası Muğla, Göcek, Fethiye yol hattını sevmişimdir. Her yeni gelen ilçe genellikle çoğu insanın hayallerini süsleyen bir iklimde bambaşka hayatların habercisi gibiler. Fethiyeden sonra Seydişehir belediyesini geçtikten sonra Kalkan sizi karşılıyor. Mutlaka durup seyir tepesinden izlemelisiniz. Müthiş bir görsel şölen sunuyor size Kalkan. Kalkandan sonra maalesef yoğun virajlı ve tehlikeli bulduğum Kaş yollarını da tamamladıktan sonra merkeze vardım. Bu arada Kaş bana nedense Cihangir'i andırdı. Her yer yokuş ve arabalarınızın balatalarını yakmak için birebir bir yer. Dağın eteklerine kurulmuş güzel bir ilçe.
Açıkçası ilk izlenim olarak beğendim. Oteller daha çok butik şeklinde. Havaalanına uzak olduğu için yerli turistinde doğru düzgünü geliyor besbelli. Çünkü hiç rahatsızlık veren birileriyle karşılaşmadım. Otelim gayet temiz, korona virüs kurallarına uyan bir oteldi. Her şeyden önce çok ilgili ve düzgün yönetilen bir oteldi. Gayet memnun kaldım otelden. Sabah kahvaltıları bile el değmeden hazırlanmış paketli zeytin, peynir,vs..lerden oluşuyordu, herkesin masasına da çalışanlar getiriyordu. Bazı yorumlarda abartılmış, yurt kahvaltısı gibi saçma bulanlar olmuş ancak şu dönemde bu tarz önlemlerin alınmasını doğru buluyorum. Bir otelde kalarak bile büyük riske giriyorken bir de üç peynir fazla yemek için açık büfe kahvaltı istemekte ne tür bir şımarıklık bende anlayamıyorum. Şansıma güveniyorum tatil konularında ayrıca gitmeden öncede iyice bir araştırıyor ve yorumlarıda okuyorum. Neyse ki korktuğum gibi nefes alınamayan bir Antalya tatili olmadı. Sıcaklık 33-36 derece arasında seyretti ve geceleri klima açmadan rahatça uyuyabildim.
Kaş'ta gezilecek çok yer yok. Merkezinde yürümek, uzun çarşıda gezmek en fazla yarım saatinizi alır. En yakın ilçe Kalkan orayada arabayla yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Bu yüzden geceleri yapılacak çok şey bulamıyorsunuz. Gece hayatını seviyorsanız da çok yüksek sesli yerler yok. O yüzden Kaş yerine Bodrum, Çeşmeyi tercih edin. Ben çok gece hayatı meraklısı olmadığımdan akşamları Kaş bana keyif verdi. Güzel meyhaneler var. Öncelikle tasarımları çok güzel mekanlar. İstanbul ve İzmirde bile görmediğim yalın ama güzel tasarımları olan kafeler ve mağazalar var. ,Jazz müziğin merkezi demişlerdi ancak ben jazz müzik yapan bir mekana rastlamadım ne yazık ki. Esnafı çok güleryüzlü ve ilgili. En azından aldıkları paranın hakkını vermeye çalışıyorlar. Pahalı bir yer. Hatta gereğinden fazla pahalı bir yer. Yani eğer bir meyhanede güzel bir gece geçirmek istiyorsanız mezeli, rakılı balıklı iki kişi minimum 800-1000TL gibi bir bütçeyi gözden çıkarmanız gerekiyor ki İstanbul İzmir gibi lezzetleri de yok balıklarında mezelerinde. Kaş'ta çok lezzetli yemekte yok. Nedenini sonradan dayanamayıp sordum ve öğrendiğim kadarıyla Kaş'a mevsimlik işçiler, aşçılar alınıyormuş genelde yani daimi personeli az. Bu yüzden de o lezzeti bulamıyorlarmış. Geçerli bir sebepti belki ama sadece bir yerde güzel yemek yedim. Diğerleri gerçekten kötüydü. Öncelikle güzel yemek yediğim yeri de es geçmeyelim. Fast food restoranı ancak lezzeti gerçekten çok güzeldi. Bunbun restoran Kaş, Andifli, Hastane caddesi No:22'de bulunuyor. Resmen sıra bekleniyor önünde. Bende es kaza internette restoran ararken 5 üzerinden 4,9 aldığı için gittim. Mükemmel güleryüzlü bir arkadaş karşıladı. Uzakdoğu sokak yemeği tarzı bir yer. Dayanamayıp sordum. Nasıl bu kadar güzel bir et ve köfte yapıyorsunuz dedim. Ekmekler zaten Kore tarzı yumuşacık, etleri de 6 saat fırınlıyorlarmış, yavaş yavaş pişiyormuş. Yani lezzet konusunda ziyaret edebilirsiniz. Ucuz gelmeyebilir ama koydukları et ve köftenin gramajına bakıldığında gayet ortalama bir fiyat aslında. Siparişimi alan güleryüzlü arkadaşa sordum. Hikayesi nedir buranın diye. Çünkü duvar resimi var yine Uzakdoğu stilinde. Biz İstanbuldan geldik, güzel sanatlar öğrencisiydik okul bitti ve burada böyle bir yer açalım dedik arkadaşlarımızla demişler. Mükemmel bir girişimcilik örneği kızlı erkekli üç dört arkadaş açmışlar burayı kimisi sipariş alıyor kimisi yemekleri yapıyor.
Gelelim Kaş'ın muhteşem denizine. Küçük çakıl plajı, büyük çakıl plajı, Kaputaş plajı, hidayet koyu, Kaş halk plajı. Benim gittiğim gördüğüm yerler buraları. Tekne gezisine katılamadım. Hep gündüzleri denizin keyfini çıkarmaya çalıştığımdan akşamları bot turları sorduğumda hep yer kalmıyordu. Birazda bilerek tekrar sırf Kekova'yı görmeğe gelirim diye de üstelemedim. Öncelikle Kaş tamamen Bodrum ve Çeşmeyle yarışa girmiş gibi. Plajların çoğu ücretli. Şemsiye kiralamıyorsanız kişi başı 50-60-80 TLlik bir şeyler yemek zorundasınız. Kaş Halk plajı ve Küçük Çakıl hariç. Buralarda para vermeden de denize girebilirsiniz. Tatile çıktım sonuçta diyip paralı olmalarına aldırmadım doğrusu ancak karşılığındaki hizmetten maalesef memnun kalmadım. Bende en azından içecekleri şişeden servis ediyorlar diye kendimi içeceklere adadım. Çünkü beach clup adını verdikleri yerlerde yapılan yiyecekler hiç hijyenik değil ve lezzetsiz. Hidayet koyu en güzel yeri ancak oradaki işletmede kötü, tavsiye etmiyorum. Hemen 5-10 dakikalık Kaş halk plajı çok daha güzel ve iyi. Sürekli yedirmeye çalışan on dakikada bir güneşlenirken sizi rahatsız edip bir şeyler içermisiniz yer misiniz diye soran bir güruh yok en azından. Kaputaş plajı ise benim için tam bir hayalkırıklığıydı. Tepeden çok güzel görünen ancak arabayı park etmek için savaşmanız ve o savaşı kazanmanız gerekiyor
. Kazandıktan sonra yüzlerce merdiven inerek plaja ulaşıyorsunuz. Ancak deniz o kadar dalgalı ki genelde kıyıdan denize girene kadar iki üç kez düşüyorsunuz. Tabi bunu zevkli bulanlar Kaputaşı seveceklerdir ancak maalesef benim tarzım değil. O yüzden sadece bir saat kaldım ve döndüm yeniden. Kaş'ın merkezindeki amfitiyatroya ve manzarasına bayıldım bu arada. Tekrar Kaş'a gelmek zorunda kalırsam bir kez daha gün batımında orada olmak isterim ve tekne gezisi yapmak isterim. Meis adasıyla Kaş yarımadasının buluşma anına tanık oluyorsunuz resmen amfi tiyatronun en tepesinden.
Bana anlatılan Kaş (bundan üç beş sene öncesinden bahsediyorum) yaşadığım Kaş'tan çok daha farklı geldi. Hayal kırıklıkları yaşadım yalan söyleyemem. İşletmelerin maalesef sürekli turistleri olduğundan fazla fiyatlarla kandırmaya çalışması, hakketmediği ücretleri ödetmeye çalışmaları çok hoşuma gitmedi doğrusu. Tabiki pandemi sürecinde etkilendiklerini düşünüyorum ancak bunun hesabını gelen tatilcilerden çıkarmaya çalışmaları çok hoş olmadı.
Kaş güzel sevimli bir yer ama sanırım önceliğimde olabilecek kadar da yüzümü güldürmedi.