5 Ağustos 2016 Cuma

SANTORİNİ - MİKANOS (MYKANOS) - PATMOS - SAMOS- ATİNA (ATHENS) - GİRİT (CERETE) - CRUISE GÜNCESİ


Başlığımın uzunluğu dikkatim çekmedi değil. Hepsini kapsayan topu topu üç günlük bir gezi. Başlığa bakan herhalde bir aylık bir gezi sanar. Çok kısa sürede bu kadar çok yer gezilebiliniyor. Bazı özel nedenlerden dolayı Orta Avrupa bölgesine yapacağım gezimi iptal ettim. Yıllar önce kara kışta Prag'a gidip zevk alamadığım için bir de yazın gidip gezecektim o tarafları. Ama olmadı. Nedense şimdi düşündüğümde de iyi ki gitmemişim diyorum.
Yıllardır çevremdeki arkadaşlarımın ısrarları ve önerilerine karşın garip bir karşı koymam vardı gemi seyahatlerine. Vapura binmeyi severim, gerek İstanbulda gerekse İzmirde vapurun keyfini çıkaranlardanım. Ancak gemi seyahati ile bir yerlere gitmeyi hele gemide geceleme fikrini nedense sevemedim bir türlü. Ama inadımı kırdım ve sonunda cruise turuna katılmak üzere yerimi ayırttım. Titanic, Poseidondan Kaçış gibi filmleri izlediğimden içimde hepte bir korku oluyordu. Ya batarsa ya bir şey olursa vb.. gibi. Batmadı.
Böyle bir tatili beğenmeme karşılık üç gece dört günlü bir tur satın aldım. Ne olur ne olmaz, beğenmezsem yada rahatsız ederse gemi beni ilk durakta iner Türkiye'ye geri dönerim dedim. Olaylı bir gidiş oldu benimkisi aslında. Kuşadasından kalkması planlanan gemimiz ülkemizde yaşanan özel bir durum nedeniyle Samos adasından kalkış yaptı. Yunan bandrallı bir gemi olduğu için limanımıza yanaşmayı güvenli bulmamış. Bir grup Türk turistlerle Kuşadasından Samos adasına yolculuğumuz ufak bir teknede başladı. Açıkçası beklemediğim bir durumdu. Samos adasına vardığımızda gemimiz olağanca büyüklüğü ve fevkalade ihtişamıyla bizi bekliyordu. Samos adası zaten ufak bir ada ve limanı çok büyük değil. Ancak iki tane cruise gemisinin limanda olması adanın resmen gemilerin arkasına saklanmış hissi verdi. Samos adası çok şirin, çok güzel bir koy içerisine yayılmış bir ada. Rengarenk ufak tefek evleri, tavernaları ile tam bir Kuzey Ege adası. Samosta çok kısa zaman geçirilip gemimize adımımı attım. Dışarısı tahmini 37-39 derece arasıydı. Gemimiz 15 derece civarında gayet soğutulmuş, buzdolabına giriliyor hissi veriyordu. Ben ki sıcaktan nefret ederim, hatta keşke hiç yaz gelmese diyen biriyim ki gemide gerçekten üşüdüm. Isınmak için genelde güverteye çıktım. O yüzden bu tarz gemi seyahatlerinizde muhakkak uzun kollu bir şeyler yanınızda götürmelisiniz. Bu arada gemiye binmeden önce pasaportlarınız görevliler tarafından alınıyor ve size hem adalarda kullanabileceğiniz hemde gemi içerisinde kullanacağınız İstanbulkart, Kentkart kıvamında bir kart veriliyor. Pasaportsuz gezmeye alışık olmayan biri için ilk başlarda garip olabiliyor. Ancak bir bakıma daha güvenli. Kaybetme, çalınma riskini ortadan kaldırmış oluyorlar. Ancak bu kartı her adaya indiğinizde yanınızda bulundurmanız gerekiyor. Çünkü sizin kimliğiniz, pasaportunuz bundan sonra o. Gemide herşey dahil konsepti uygulanıyor. Sadece Türk ve Yunan misafirlere uygulanıyor bu konsept. Nedenini bilmiyorum. Çokta kurcalamadım açıkçası bana verilen özel bir hak olduğunu düşünüp sevindim sürekli. Öncelikle şimdiye kadar neden gemi turuna katılmadığım için kendime kızdım. Yemeklerin, içeceklerin ve temizliğin bu kadar güzel olabileceği otel bulmak gerçekten zor. Odalar gerçekten ufak ancak buz gibi klimalı, her gün oda temizleniyor, duşlar ufak ancak sorun olmuyor. Samos'tan ayrılıp Patmos'a yola çıkıyoruz. Yaklaşık 4 saat yolculuğun sonunda Patmos'a varıyoruz. Şirin bir Yunan adası. Tüm evler bembeyaz, sokaklar bembeyaz, çarşısı güzel. Denize girebileceğimiz bir zamanımız oluyor. Ancak ben sokakları keşfetmeyi tercih ettim. Chora, Sanit John mağarası görülebilinecek yerler arasında. Ayrıca tertemiz sokakları ve kendine has zengin bir mutfağa sahip Patmos. Patmos turumuzdan sonra akşam yemekleri yeniliyor ve Yunan gecesi tertipleniyor. Güzel bir gece ve gösteri sonrasında ilk gecelemem gerçekleşiyor. Şansızlığımdan mıdır bilemem ama Girit rotamız inanılmaz sallantılı geçiyor ve ben uyuyamıyorum. Korktuğum şey başıma gelmiş ve uyuyamamıştım. Gerçekten güzel sallanıyoruz. Ancak nedense Titanic filmi aklımın ucundan bile geçmiyor. Güven duydum gemiye bir kez. Sabah Girit adasına varmış bulunmaktayız. Girit kökenli biri olarak açıkçası en heyecan duyduğum ada burasıydı. Girit Yunanistan'ın yüzölçümü bakımından en büyük adası ve Akdeniz'inde 5. büyük adası. Heraklion limanından şehire doğru yola çıktım. Şehir İzmir, Antalya kıvamında turistik olduğu kadar yaz, kış yaşayan bir şehir. Vaktimizin sadece 3-4 saat olduğundan dolayı diğer şehirlerine gidemeden gemiye binip Santorini'ye doğru yola koyulduk. Santorini tabiki de mükemmel güzelliğiyle karşımızda duruyordu. Volkanik bir ada olduğundan dolayı garip bir dokusu vardı bu adanın. Ancak tepedeki manzarasına gerçekten doyum olmuyor. Santorini pahalı, alışveriş için uygun olmayan bir ada. Yani elimi neye attıysam minimum 30-40 euro civarı. Hediyelik eşyalar var 3-5 euroya. Hatıralıklar alınabilir. Fira ve Oia köyünü iyice gezmenizi tavsiye ederim. Gemi içinde sizlere çok ucuz olmayan bazı turlar sunulacaktır. Eğer adada duracağınız zaman kısıtlıysa muhakkak Atina ve Santorini turunu satın alın. Çünkü Santorini'de ciddi bir trafik sorunu var ve muhtemelen gemiye el sallayabilirsiniz. Santorini fotoğraf çekilmek için biçilmiş bir kaftan gibi. Her yerinde fotoğraf çekmenizi ve güneşin batışını da izlemenizi tavsiye ederim. Santorini sonrası bir gecelik yolculuk sonunda sabah Pire limanına yanaşıyoruz. Pire Atina merkeze yaklaşık 10-12 km'lik bir şehir. Benzetmek gerekirse Pire İzmir, Atina Ankara gibi. Pire deniz kenarında, şehir yaz kasabası edasında bir yer iken Atina'da denize kıyısı olmayan dağlarla çevrilmiş ancak kocaman bulvarları, güzel cafeleri olan bir şehir. Atina gerçekten etkileyici bir şehir. Atina'da Plaka bölgesini ve Akropolis'i geziyor, ilk Olimpiyatların yapıldığı yeri, Parlamento binasının önünde asker nöbet değişimini izliyor ve gemimize geri dönüyoruz. Atina en az üç dört gün vakit geçirmeyi hakkeden bir şehir.
Gemimizde her gece olan eğlence, disko, vb.. aktiviteler sonunda akşamüzeri saat 18:00 civarlarında Mikanos adasına varıyoruz. Mikanos gerek gecesi, gerekse gündüzüyle büyüleyici bir ada. Bembeyaz evler, dar sokaklar ve kalitenin hissedilebildiği bir ada. Bir çok ünlü markayı burada bulabilir özel kolleksiyonları görebilirsiniz. Ayrıca sanat galerilerini de gezmelisiniz. Little Venice (Küçük Venedik) , Rüzgar değirmenleri, Panagia Paraportiani görülmesi gereken yerlerinden. Eğer vaktiniz çoksa yada kalmalı gittiyseniz muhakkak plajlarına gitmeli ve eğlenceye doymalısınız. Mykonos town'da da eğlenceli barlar, tavernalar var ancak plaj partilerinin çok çılgın ve güzel olduğunu söylüyorlar. Benim vaktim bir plaj partisine katılacak kadar yoktu maalesef. Bir dahaki sefere diyerek ayrıldık ve son gecemizi geçirerek tekrar Samos adasına vardık. Samos adasından teknelerle Kuşadasına gelerek üç gece dört günlü turumu bitirmiş oldum. Gemi seyahati yapacak herkesi gerçekten mükemmel bir deneyim bekliyor. Bir çok artısı olan bu gemi turlarıyla yapacağınız turları unutamayacaksınız. Bir başka gemi turunda görüşmek üzere..
GEMİ

GEMİ
ATİNA (ATHENS)

 GİRİT(CRETE)

MİKANOS(MYKONOS)

(PATMOS)

(SANTORİNİ)

SANTORİNİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder