Yönetmenliğini Stephan Chbosky'nin başrollerde Julia Roberts'ın olduğu belkide son zamanların en iyi filmlerinden biri Wonder. Bir annenin, bir kız kardeşin, bir babanın mücadelesini kırmadan, dökmeden, acıtasyona girmeden anlatmış yegane filmlerden biri. Doğuştan genetik bozukluğu olan bir çocuğun ortaokula başladığında yaşadığı sıkıntılı dönemi anlatan bir dram. Günümüzdeki akran zorbalığı, anlayışsızlığı, kardeş kıskançlığını ve acımasızlığı inceden işlemiş bir film bir bakıma.
Filmde başrol oyuncusu Julia Roberts tabiki her zamanki gibi büyüledi. Aslında filmde gizli kahramanlarda var. Auggie'nin kız kardeş rolündeki Izabela Vidovic en az Julia Roberts kadar başarılı bir performans sergilemiş. Film bilhassa çocuğu olan herkes tarafından, eğitimciler tarafından ve çocuklar tarafından izlenmelidir.
Filmde görüntünün hiç bir şey olmadığı, yüzlerimizin birer maske olduğu asıl önemli olanın içimizde yaşattığımız duygularımız olduğu gözler önüne serilmekte.
Filmin sonunda '' Hepimiz hayatımızda bir defa da olsa alkış yağmurunu hak ederiz. Arkadaşlarım hak ediyor, öğretmenlerim hak ediyor. Ablam her zaman yanımda olduğu için hak ediyor, babam bizi hep güldürdüğü için hak ediyor, ve en çokta annem. Asla vazgeçmediği için. Hiç bir konuda. Özellikle de benden. '' sözü beni etkilemedi desem yalan olur. Ve tabi müdürün söyledikleri de ders verir nitelikteydi. ''Zorlu savaş veren herkese nazik davran. Ve insanların ne olduğunu gerçekten görmek istersen, yapman gereken tek şey.. bakman''
Film boyunca makyaj yada maskeyle Auggie karakterine can veren Jacop Tremblay'ıda kutlamak lazım. Mükemmel bir oyunculuk sergilemiş ve gelecek vaad eden Hollywood starları arasına girmeyi de eminim ileride başaracaktır.
Yolu sevgiden geçen herkesin bu filmi izlemesini ısrarla öneririm.
Dış görünüşün, ayrımcılığın , ırkçılığın olmadığı bir dünya dileklerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder