28 Eylül 2018 Cuma

Lilith Efsanesi Nedir? Lilith ve Şeytan


Efsaneye göre, Havva, Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmadan önce, Adem’le aynı anda, onunla eşit koşullarda bir kadın yaratılmıştı. Bu kadın Lilith’ti. Tanrının bir lütfu olarak Adem ve Lilith cennet bahçesinde birlikte yaşamaya başlarlar. Ancak hiç anlaşamazlar. Çünkü Lilith biz seninle aynı topraktan yaratıldık diyerek eşit olduklarını savunuyor, Adem’in isteklerini yerine getirmiyordu. Sonunda, yaratıcının söylenmemesi gereken ismini söyleyip Aden Bahçesinden ayrılır ve yeryüzünde Kızıl Deniz yakınlarındaki bir mağaraya sığınır.  Lilith’in dönmemesi üzerine Tanrı, Ademin yalnızlığına üzülür. Bir gün o uyurken kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Bu yeni kadın, Âdem’den bir parça olduğu için, ona karşı çıkmayacaktır.
Gılgamış Destanı, Kabala, Talmud, Ölü Deniz Tomarları gibi metinlerde Lilith’in adı geçer. Yahudi mistizmine göre, Tanrıya baş kaldırmış “Dişi Şeytan”dır. Lilith adı; İbranice “Laila ”kelimesiyle bağdaştırılıyor. Anlamı; Gece Hayaleti. En çok mor rengi seven ve hep mor giyinen, başına buyruk, uzun dalgalı kızıl saçları,beyaz tenli, kehribardan zümrüte çalan gözleriyle baştan çıkarıcı bir kadındı. Antik Mezopotamya’daki Lilith’in kökenleri Sümerlilere kadar uzanır. Sümer rüzgar ve fırtına şeytanı Lil ile Babil dişi şeytanları Lilitu’ların sembolizmleriyle ilişkili olan Lilith, yeni ismiyle birlikte Yahudilik içerisinde Adem’in ilk eşi olarak ortaya çıkmıştır. Sümer kabartmalarında tasvir edilen Lilith, cinsellik, bereket ve savaş tanrıçası İnanna tasvirleriyle benzerlik gösterir. Sümer kayıtlarında erkekleri yoldan çıkartmak için İnanna tarafından gönderildiği ifade edilen Lilitu’lar, tıpkı İnanna gibi, ellerinde bereket ve bolluğu temsil eden saz kamışları, iki aslanın sırtında durur ve aynı başlığı takar halde tasvir edilmiştir.

Lilith ve Şeytan

Tevrat’ta, tüm canlıların iki cins olarak yaratıldığı anlatıldıktan sonra Tanrı’nın insanı kendi suretinde erkek ve dişi olarak yaratıp “…çoğalın, yeryüzünü doldurun ve onu tâbi kılın… diye seslendiği belirtilmesine rağmen daha sonra bununla çelişen bir ifade yer alır. Henüz yerde bir kır fidanı yoktu, … toprağı işleyecek adam yoktu. …Tanrı yerin toprağından adamı yaptı… Tanrı dedi: Adamın yalnız olması iyi değildir; kendisine uygun bir yardımcı yapacağım ..adamın üzerine derin uyku getirdi, …onun …kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve adama getirdi.. ”  Talmud’a göre Adem ile aynı anda yaratılan ilk kadın Lilith, ikinci kadın Havva’dır. Çünkü başka türlü kutsal kitaptaki bu tutarsızlığı açıklamak mümkün değildir. Lilith’in tasviri bir ortaçağ metni olan ve Musevi adetlerini etkileyen Ben-Sira Alfabesi’nde yer alıyor. Lilith efsanesinin anlatıldığı bu metne göre, lilith, Adem ile aynı kilden Tanrı tarafından bizzat yoğurulmuştur. Tanrı Lilith’ten Adem’e itaat etmesini istediğinde, Lilith Adem ile eşit olduğunu söyleyerek bunu reddeder. Bu talep tekrarlandığında Lilith Adem’in bilmediği Tanrı’nın gizli ve tanımlayıcı adını söyleyerek (ki bu ad cennetten çıkış için tek paroladır) Cennet Bahçesinden kaçar. Adem Tanrı’ya seslenerek; ”Dünya’nın Tanrısı, bana verdiğin kadın beni terk etti.” diye yakınır. Tanrı, Lilith’e Senoy, Sansenoy ve Semangelof adında üç melek gönderir ve ondan Adem’e dönmesini ister. Ve Adem’e; ”Geri dönmek istediği taktirde tamam; ama şayet istemezse, her gün yüz oğlunun ölümüne şahit olacak.” der. Melekler Lilith’i takip eder ve etrafta şehvetli şeytancıkların dolaştığı ve onun her gün onlardan olma yüz şeytan doğurduğu Kızıldeniz’de onu yakalarlar. Ve Tanrı’nın sözlerini iletirler. Ancak o tüm uyarılara rağmen Adem’e geri dönmek istemez… Onu bulduklarından sonraki hikayenin farklı versiyonları var. Ancak bilinen anlatımlardan biri, Lilith’in cehennem’in yedi prensinden biri olan Asmodeus ile birlikte şeytani çocuklar ya da cinler yarattığını söyler. Asmodeus, yedi ölümcül günahı temsil eden iblislerden biridir. Temsil ettiği günah ise şehvettir. Lilith bununla birlikte bir iblise dönüşür ve bahçeye dönmeyi, Adem’e itaat etmeyi bir kez daha reddeder. Kimi efsanelere göre kendisi ondan sonra gelen kadınların çocuklarını çalmaya ya da öldürmeye ant içer, erkeklerin kısırlığının ve bebek ölümlerinin sebebi de odur. Meleklerin “evine dön” çağrısını reddeder ve kesinlikle dönmeyeceğini bildirir. Melekler, geri dönmemesi halinde her gün yüz çocuğunu öldüreceklerini (bu çocuklar cin, şeytan, vampir, vb. olarak tasvir edilir.) söyleyerek tehdit ederler. Tehdit yerine getirilir. Lilith, duyduğu acıyla bundan sonra Adem soyundan gelen bütün insan yavrularının, hamile ve doğum yapmakta olan kadınlarla bebeklerin baş düşmanı olmaya yemin eder. Erkek çocuklarının doğduktan sonra ilk sekiz gün içinde, kız çocuklarının ise ilk yirmi gün içinde canını alacaktır. Sadece başucuna bu üç melekten birinin ismi ya da suretini taşıyan bir kolye ve tılsım bulunan çocuklara dokunmayacaktır. İşte çocukları kötülük ve hastalıktan korumak için yataklarının başucuna asılan nazarlıklar aslında onları şeytansı kadın Lilith’den korumak için.
Ancak Lilith, Adem’i rahat bırakmaz. Kabil’in işlediği ilk cinayetten sonra Havva’dan ayrılan ve dünya üzerine günahı getirdiği için 130 sene boyunca oruç tutmaya yönelen Adem, geceleri, rüyalarında, sık sık Lilith’in saldırılarına ve baştan çıkarmalarına maruz kalır. Bazı anlatılarda ise Kabil, zaten Adem’in Lilith’ten olan oğullarındandır. Lilith, Adem’den sonra, düşmüş meleklerden Samael’in eşi olur. Tanrı, Samael ve Lilith’in çocukları olan lilin’lerin dünyayı doldurmasını engellemek için Samael’i hadım ettikten sonra, Lilith, Samael’i de terk ederek şehvetle ilişkilendirilen, tüm ifritlerin Kralı Asmodeus’un eşi olur ve geceleri dünyadaki erkelerin rüyalarına girerek onları baştan çıkarmaya koyulur. Kimi ifrit bilimciler Asmodeus, Samael ve İslam’daki Şeytan’ı bir olarak görmekte ve Lilith’in tüm diğer ifritlerin anası olduğunu öne sürmektedirler. Samael ve Lilith bir araya geldiğinde, Baphomet olarak bilinen çift cinsiyetli varlığı meydana getirirler. Lilith artık kesinlikle kötülerin safındadır ve insanoğullarının başına gelen nice felaketin nedenidir. İnsanlara yaptığı kötülükler saymakla bitmez: SIDS sendromu olarak bilinen günümüz tıbbınca bile nedeni açıklanamayan beşikteki sağlıklı bebeklerin gece uykularında ani ölümlerinin baş sorumlusu olduğuna inanılır. Bu olay halk arasında beşik ölümü olarak biliniyor. Hamile ve doğum yapmakta olan kadınlara musallat olarak düşüklere, ölü doğumlara ve annelerin ölümüne neden olur;  yalnız yatan erkekleri uykularında baştan çıkararak gördürdüğü erotik düşlerin verimiyle hamile kalır ve cin nüfusunun artmasına katkıda bulunur. Aynaları yurt edinip özellikle aynaya fazla bakan kadınları kendi safına çeker. Yahudi kadınlar, eşlerinin bu şeytan kadına kapılmamaları için yatak odalarının duvarlarına bir daire içinde “Adem ile Havva buyursunlar içeri, girmesin kapıdan 11 (LILITH)” yazıyorlardı.
Onun hakkında anlatılanların ortak noktaları; yaratılan ilk kadın olduğu, eşitlik istediği, cennet bahçesinden kendi isteğiyle ayrıldığı, bebek ölümlerinin sorumlusu olduğu ve ilk günahtan önce Aden Bahçesi’den ayrıldığı için Adem’e verilen ölümlülük cezasından azat olduğu ve bu nedenle halen aramızda yaşadığıdır. Lilith hikayesi o kadar yayıldı ki Anadolu kültürü de bundan fazlasıyla etkilendi. Lohusa anne ve bebeği 40 gün süreyle tek başına bırakılmaz. Anne ile bebeğin yattığı odaya Kur’an konulur. 40’ından küçük bebek akşam ezanından sonra dışarıda gezdirilmez. Tüm bu önlemler anne ve bebeğini akşam ezanından sabah ezanına kadar herhangi bir zaman diliminde yeni doğmuş bebekli evleri ziyaret ettiğine inanılan Al Karısı’ndan korunmak için alınır. Yaratılan ilk kadın ve Adem’in ilk eşi olduğuna Yahudi kaynaklarında rastlanmakla birlikte Lilith’in geçmişi tek tanrılı dinlerden çok daha önceye, eski Mezopotamya uygarlıklarına dek uzanıyor. Sümer ve Babil mitolojisinde Lilitu adlı rüzgar tanrıçası var. Lil, fırtına veya rüzgar anlamına geliyor. Lilith’in bazı özellikleri Babil’in kötü tanrıçası Lamatsu’da da görülüyor. Lamatsu halk arasında albastı veya loğusa hastalığı olarak bilinen rahatsızlığın ortaya çıkmasını sağlıyor ve hamilelere zarar verip yeni doğan bebekleri öldürmeye çalışıyordu.  Yahudilerin ezoterik öğretisi Kabala’da Lilith erkekleri baştan çıkaran ve uğursuzluk getiren dişi şeytan olarak tarif ediliyor: “Her türlü süs malzemesiyle süslenip cilveli bir kadına dönüşüyor. Onun süsü, gül gibi kırmızı saçları. Sözleri yağ gibi yumuşak, dudakları dünyadaki her şeyden daha tatlı. Ona yönelen ve şaraptan içen aptallar onunla zina yaparlar.” Ama sonra uyandıklarında onları öldürür ve cehennemin tam ortasına atar. Aslında onun amacı sadece erkekleri baştan çıkarıp çok sayıda çocuk doğurmaktır. “Lilith en sonunda orada burada dolaşarak insanoğullarına sarkıntılık eder ve kendi kendilerini kirletmelerini sağlar.” Kabalacıların ana eserinden Zohar’da yer alan efsaneye göre adet döneminde olduğu halde, Adem’le birlikte olma konusunda Havva’yı kandıran o yılan ve fahişe Lilith’ti. Lilith’e daha sonra 9. ya da 10. yüzyıllara ait olduğu belirtilen “Ben Sira Alfabesi”nde rastlanır.
-Alıntıdır.
-Kaynak : http://www.gizemligercekler.com/lilith-efsanesi-nedir/

15 Eylül 2018 Cumartesi

MARAKEŞ (MARRAKECH) - KIZIL ŞEHİR VE HAYALKIRIKLIĞI



Uzun yıllardır çeşitli sebeplerle ertelediğim bir geziyi bu yaz gerçekleştirdim. Herkesin merak ettiği yerler vardır. Benim Nepal'dir mesela. Sonrasında Fas geliyordu. Hatta Marakeş'i mutlaka görmem gerektiğini söyler dururdum. Ve gittim. Maalesef benim için büyük hayal kırıklığıydı Marakeş. Belki çok fazla beklentiyle gittiğim içindir yada farklı hayal etmiş olmamdan da kaynaklanıyor olabilir. Elbette çok beğenen, egzotik bulan bir çok kişi vardır. Hatta okurken abarttığımı bile düşünecektir. Ama ben tamamen insani boyuta yaklaşıyorum aslında. Çünkü burada hayvan hakları, turistlere nezaket, trafik kuralları, vb... durumlar maalesef yok.
Marakeş'e gitmek üzere Barselonadan yola çıktım. Yaklaşık bir, bir buçuk saatlik uçuş sonrasında kara kıta Afrika görüldü. Heyecanım gerçekten doruklardaydı. Nitekim yukarıdan bakıldığında çölleri görmek ilgimi çekmedi desem yalan söylemiş olurum. Havaalanına vardığımda gayet güzel ve şık bir karşılama oldu. Öncelikle Fas krallıkla yönetilen bir ülke. Zaten havaalanına indiğinizde krallarının resimlerini her yerde görebiliyorsunuz. Havaalanı gayet modern ancak görgüsüzce detayların oluşturduğu bir yerdi. İlk izlenim olarak en azından modern olduklarını düşünebiliyorsunuz. Pasaport kontrollerinden önce, ülke krallıkla yönetildiği için yada bilemiyorum ancak bir form doldurmanız isteniyor. Mesleğiniz, adresiniz, Fas'ta kalacağınız yer ve adresi gibi bilgiler. Sonrasında vize kuyruğuna giriyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysanız herhangi bir vizeye ihtiyaç yok. Ancak ben Avrupa'dan geldiğim için önce neden geldin gibi süzdüler, sonra dayanamayıp sordular, tatil için diyip görevlinin şaşırmış suratı eşliğinde sınırdan geçtim. Ayrıca türkleri çok seviyorlar. Galatasaray, Fenerbahçe, Atatürk (birkaç satıcıdan duydum), Ankara kelimelerini ezbere biliyor bir çok kişi. İslami ölçülerden uzak Batı yanlısı bir kralları olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bir çok İslam ülkelerinden daha fazla kadınlar sokaklarda ve günlük hayattalar. Turistlerin çok fazla olması da kılık kıyafet konusunda biraz esnekleştirmiş ülkeyi.
Gelelim kızıl şehirin egzotik yapısına. Açıkçası el işçiliği konusunda harika bir değer bunu kabul etmek lazım. Kapıların güzel işlemeleri, sokakların dar ama egzotik havası gerçekten büyülüyor insanı. Ancak şöyle diyebiliriz ki İstanbul kapalı çarşı esnafı(hepsi değil, genelleme içermez) yada İzmir Kemeraltı esnafı(hepsi değil, genelleme içermez) gibi sürekli elinizden kolunuzdan çekiştirip bir şeyler satmaya çalışıyorlar ki bu gerçekten bir süre sonra kabusa dönmeye başlıyor. Ben ikinci gün sonunda kimse ile göz göze gelmemeye karar verdim mesela. Bazı sokakları direkt önüme bakarak yürüdüm. O derece rahatsız edici boyutlarda siz düşünün artık. Turistleri kazıklama sanatının en güzel örneklerini bulabileceğiniz bir yer Marakeş. Herhangi bir şeyin fiyatını sorduğunuzda ve almaktan vazgeçtiğinizde emin olun söylediklerinin onda birine alabiliyorsunuz. Abartmıyorum bunu bizzat yaşadım. Beğendiğim bir kumaşa 75 dirhem(Fas'ın para birimi) isterken almamaya karar verdiğimde 8 dirheme kadar düşürdüler ve ben dört parçayı 32 dirhemden aldım. Yani ilk söyledikleri fiyattan kesinlikle bir şey almayın. Marketlerden bile almayın. Çünkü dondurmayı 120 dirhemden satmaya kalkan aynı esnafa ertesi günü gittiğimde dondurmaya 40 dirhem istedi. Siz düşünün artık nasıl bir anlayış var. İngilizceden çok Fransızca biliyorlar.
Gezilecek yer anlamında; Marakeş yada Fas denilince akla gelen meydan ayrıca Sonsuzluk meydanı diye türkçeleştirdiğimiz Djeema El Fna. Burada geceleri pazarlar, tezgahlar, yemek yenilecek seyyar restoranlar kurulur. Mahşeri kalabalık içerisinde yemek yemek isterseniz burası tam size göre. Yılan oynatıcıları, fal büyü yapan kadınlar, kına ile dövme yapan kadınlar, maymun oynatıcıları bu meydanda her gün bulunur. Ben hijyenik bakımdan çok güvenemediğim için yemeğimi bu meydanda yemeyi tercih etmedim. Ayrıca yemek anlamında kötüler. Düzgün bir yemek yemek için oranın en lüks restoranına gidip çok büyük meblağlar ödedim yoksa aç kalacaktım. Restoranın hakkını vermek lazım gerçekten çok güzeldi. Lotus Clup Marrakech adı. Kesinlikle tavsiye ederim. Otelimiz herhalde Marakeş'in en temiz oteliydi. Sokak arasında Djeema El Fna meydanına yürüyerek 3 dakikada ulaşılabilinecek mesafede bir oteldi. Burada otellere Riad deniliyor. Tam egzotik tarz döşenmiş oluyor bu oteller. Fas'a dair herhalde en sevdiğim yer otelimdi. Majorelle bahçeleri de güzel ve gezilebilinecek yerlerden biri. Ali bin Yusuf medresesi ki gerçekten çok güzel. Duvarlardaki işlemeler, avludaki havuz görülmeye değer. Koutoubia camiside görülmesi gereken bir eser. Bahia Palace süslemeleriyle ve renkleriyle sizi büyüleyebilecek bir saray.
Bunun dışında çöl safarisine katılmak isteyenler için otellerden turlar düzenleniyor. Ancak gittiğim mevsimden midir bilemiyorum ama inanılmaz bir sıcak vardı. Çöl sıcağı ne demek oraya gidince anladım.
Bu arada yolda size gideceğiniz yere kadar götürmek isteyen kişilerle konuşmayın bile, kesinlikle bunu parasız yapacaklarını söyleselerde inanmayın çünkü resmen sizden para istiyorlar eğer vermezseniz zaten sizi gitmek istediğiniz yerden çok daha karışık bir mevkiye götürüyor ki yolu bulamayın diye. Kısacası insanlarına fazla güvenmeyin derim. Düşünün ki cüzdanımı, pasaportumu ve önemli eşyalarımı odama dolaba kilitleyip o şekilde gezdim. Ayrıca dönüşümde İtalya'ya gidecektim. Sınırda bir çok soru, vizem gerçek mi değil mi diye pasaportumu alıp kırk kere bakan, herkesin valizlerini didik didik eden havaalanı çalışanları da cabası(Marakeş havaalanında,İtalya'da vizeme bakıp hoşgeldiniz dediler sadece). O yüzden Fas belki güzeldir ama benim Marakeş deneyimim tam bir hayal kırıklığıydı. Çok para verip Türkiye'den götürecekleri turlara kanmayın. Çok güzel beş yıldızlı otelleri var, gidip orada Antalya misali tatilinizi yapın eğer illa gidecekseniz.