15 Eylül 2018 Cumartesi

MARAKEŞ (MARRAKECH) - KIZIL ŞEHİR VE HAYALKIRIKLIĞI



Uzun yıllardır çeşitli sebeplerle ertelediğim bir geziyi bu yaz gerçekleştirdim. Herkesin merak ettiği yerler vardır. Benim Nepal'dir mesela. Sonrasında Fas geliyordu. Hatta Marakeş'i mutlaka görmem gerektiğini söyler dururdum. Ve gittim. Maalesef benim için büyük hayal kırıklığıydı Marakeş. Belki çok fazla beklentiyle gittiğim içindir yada farklı hayal etmiş olmamdan da kaynaklanıyor olabilir. Elbette çok beğenen, egzotik bulan bir çok kişi vardır. Hatta okurken abarttığımı bile düşünecektir. Ama ben tamamen insani boyuta yaklaşıyorum aslında. Çünkü burada hayvan hakları, turistlere nezaket, trafik kuralları, vb... durumlar maalesef yok.
Marakeş'e gitmek üzere Barselonadan yola çıktım. Yaklaşık bir, bir buçuk saatlik uçuş sonrasında kara kıta Afrika görüldü. Heyecanım gerçekten doruklardaydı. Nitekim yukarıdan bakıldığında çölleri görmek ilgimi çekmedi desem yalan söylemiş olurum. Havaalanına vardığımda gayet güzel ve şık bir karşılama oldu. Öncelikle Fas krallıkla yönetilen bir ülke. Zaten havaalanına indiğinizde krallarının resimlerini her yerde görebiliyorsunuz. Havaalanı gayet modern ancak görgüsüzce detayların oluşturduğu bir yerdi. İlk izlenim olarak en azından modern olduklarını düşünebiliyorsunuz. Pasaport kontrollerinden önce, ülke krallıkla yönetildiği için yada bilemiyorum ancak bir form doldurmanız isteniyor. Mesleğiniz, adresiniz, Fas'ta kalacağınız yer ve adresi gibi bilgiler. Sonrasında vize kuyruğuna giriyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysanız herhangi bir vizeye ihtiyaç yok. Ancak ben Avrupa'dan geldiğim için önce neden geldin gibi süzdüler, sonra dayanamayıp sordular, tatil için diyip görevlinin şaşırmış suratı eşliğinde sınırdan geçtim. Ayrıca türkleri çok seviyorlar. Galatasaray, Fenerbahçe, Atatürk (birkaç satıcıdan duydum), Ankara kelimelerini ezbere biliyor bir çok kişi. İslami ölçülerden uzak Batı yanlısı bir kralları olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bir çok İslam ülkelerinden daha fazla kadınlar sokaklarda ve günlük hayattalar. Turistlerin çok fazla olması da kılık kıyafet konusunda biraz esnekleştirmiş ülkeyi.
Gelelim kızıl şehirin egzotik yapısına. Açıkçası el işçiliği konusunda harika bir değer bunu kabul etmek lazım. Kapıların güzel işlemeleri, sokakların dar ama egzotik havası gerçekten büyülüyor insanı. Ancak şöyle diyebiliriz ki İstanbul kapalı çarşı esnafı(hepsi değil, genelleme içermez) yada İzmir Kemeraltı esnafı(hepsi değil, genelleme içermez) gibi sürekli elinizden kolunuzdan çekiştirip bir şeyler satmaya çalışıyorlar ki bu gerçekten bir süre sonra kabusa dönmeye başlıyor. Ben ikinci gün sonunda kimse ile göz göze gelmemeye karar verdim mesela. Bazı sokakları direkt önüme bakarak yürüdüm. O derece rahatsız edici boyutlarda siz düşünün artık. Turistleri kazıklama sanatının en güzel örneklerini bulabileceğiniz bir yer Marakeş. Herhangi bir şeyin fiyatını sorduğunuzda ve almaktan vazgeçtiğinizde emin olun söylediklerinin onda birine alabiliyorsunuz. Abartmıyorum bunu bizzat yaşadım. Beğendiğim bir kumaşa 75 dirhem(Fas'ın para birimi) isterken almamaya karar verdiğimde 8 dirheme kadar düşürdüler ve ben dört parçayı 32 dirhemden aldım. Yani ilk söyledikleri fiyattan kesinlikle bir şey almayın. Marketlerden bile almayın. Çünkü dondurmayı 120 dirhemden satmaya kalkan aynı esnafa ertesi günü gittiğimde dondurmaya 40 dirhem istedi. Siz düşünün artık nasıl bir anlayış var. İngilizceden çok Fransızca biliyorlar.
Gezilecek yer anlamında; Marakeş yada Fas denilince akla gelen meydan ayrıca Sonsuzluk meydanı diye türkçeleştirdiğimiz Djeema El Fna. Burada geceleri pazarlar, tezgahlar, yemek yenilecek seyyar restoranlar kurulur. Mahşeri kalabalık içerisinde yemek yemek isterseniz burası tam size göre. Yılan oynatıcıları, fal büyü yapan kadınlar, kına ile dövme yapan kadınlar, maymun oynatıcıları bu meydanda her gün bulunur. Ben hijyenik bakımdan çok güvenemediğim için yemeğimi bu meydanda yemeyi tercih etmedim. Ayrıca yemek anlamında kötüler. Düzgün bir yemek yemek için oranın en lüks restoranına gidip çok büyük meblağlar ödedim yoksa aç kalacaktım. Restoranın hakkını vermek lazım gerçekten çok güzeldi. Lotus Clup Marrakech adı. Kesinlikle tavsiye ederim. Otelimiz herhalde Marakeş'in en temiz oteliydi. Sokak arasında Djeema El Fna meydanına yürüyerek 3 dakikada ulaşılabilinecek mesafede bir oteldi. Burada otellere Riad deniliyor. Tam egzotik tarz döşenmiş oluyor bu oteller. Fas'a dair herhalde en sevdiğim yer otelimdi. Majorelle bahçeleri de güzel ve gezilebilinecek yerlerden biri. Ali bin Yusuf medresesi ki gerçekten çok güzel. Duvarlardaki işlemeler, avludaki havuz görülmeye değer. Koutoubia camiside görülmesi gereken bir eser. Bahia Palace süslemeleriyle ve renkleriyle sizi büyüleyebilecek bir saray.
Bunun dışında çöl safarisine katılmak isteyenler için otellerden turlar düzenleniyor. Ancak gittiğim mevsimden midir bilemiyorum ama inanılmaz bir sıcak vardı. Çöl sıcağı ne demek oraya gidince anladım.
Bu arada yolda size gideceğiniz yere kadar götürmek isteyen kişilerle konuşmayın bile, kesinlikle bunu parasız yapacaklarını söyleselerde inanmayın çünkü resmen sizden para istiyorlar eğer vermezseniz zaten sizi gitmek istediğiniz yerden çok daha karışık bir mevkiye götürüyor ki yolu bulamayın diye. Kısacası insanlarına fazla güvenmeyin derim. Düşünün ki cüzdanımı, pasaportumu ve önemli eşyalarımı odama dolaba kilitleyip o şekilde gezdim. Ayrıca dönüşümde İtalya'ya gidecektim. Sınırda bir çok soru, vizem gerçek mi değil mi diye pasaportumu alıp kırk kere bakan, herkesin valizlerini didik didik eden havaalanı çalışanları da cabası(Marakeş havaalanında,İtalya'da vizeme bakıp hoşgeldiniz dediler sadece). O yüzden Fas belki güzeldir ama benim Marakeş deneyimim tam bir hayal kırıklığıydı. Çok para verip Türkiye'den götürecekleri turlara kanmayın. Çok güzel beş yıldızlı otelleri var, gidip orada Antalya misali tatilinizi yapın eğer illa gidecekseniz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder