Başlık için uzun süre düşündüm. Ama sanırım Barselona'ya en çok yakışacak başlığın bu olması gerektiğine karar kıldım. İlginçtir ki Barselona bana kendi ülkemdeymişim hissi verdi. Hatta İzmir'deymişim gibi hissettirdi. Aslında bir bakıma denize şehir içinden girilebildiği için Antalya da denilebilir. Barselonanın dünya üzerindeki tanınmışlığı da aslında çok eskiye dayansada asıl turizm patlaması 1992 Yaz olimpiyatları sonrasında olmuştur. Barselona İspanya'nin en fazla turist ağırlayan şehri ünvanınıda uzun süredir elinde tutuyor. Tabi bu şehre büyük katkısı olan Gaudi'yi de es geçmemek lazım.Antoni Gaudi ya da tam adıyla Antoni Placid Guillem Gaudi i Cornet, İspanya'da Art Nouveau akımının öncüsü sayılabilir kendisi. Barselona denilince Gaudi ve eserleri gezilecek yerlerde ilk sıralarda olmalı.
Barselona bir Fransa, İtalya kadar pahalı değil. Ancak euronun son dönemde çok fazla yükselmesi sonucu Barselona'da artık lüks şehirler standartına ulaştı. Yeme içme konusunda sizi fazlaca doyuma ulaştırabilecek bir şehir olan Barselona'da muhakkak paella, churros ve tapaslar denemenizi öneririm. Sangria söylememe gerek var mi bilmiyorum ama içmeden dönmeyeceğinizi düşünüyorum. Gezilecek yerlerde ise inşası hala bitmemiş olan ve halk arasında bitmeyen kilise olarak anılan Sagrada Familia. Bir çok bazilika, kilise gördüm ancak gerçekten Sagrada Familia görülmeye değer bir kilise. En az Köln'deki Dom Kilisesi kadar etkileyici. Bambaşka bir mimariye sahip olan ve muhtemel inşasının 2030 yılında biteceğini öğrendiğim bu bazilikayı umarım bittikten sonra da görme şansına nail olurum. Bu bazilikaya ait beni tek hayalkırıklığına uğratan şey ise yeriydi. Şehirin ortasında evlerin arasında, büyük bir bahçe, park yada avlunun içinde olmayışıydı. Bir başka yapı ise Park Güell. Mozaiklerin renklerinin dans edişine hayran kalacağınız bir mekan. Yine şehir içerisinde Gaudi'nin evlerini ziyaret edip fotoğraf çekebilirsiniz. Benim favorim Barselonanın gotik semti olan La Ribera semti ve bu semtte bulunan Picasso müzesi. Paris'ten sonra Picasso'nun en çok eserinin bulunduğu müzedir ki muhakkak gitmenizi öneririm. Kıyın paranıza ve bu eserleri canlı canlı görün. Barselona ulaşım konusunda da bir çok Avrupa şehri gibi rahat. Metro sistemi çok güzel. 1920'li yıllarda yapılmış olması da Londra, Paris, Moskova, Berlin'den sonra en eski metroya sahip şehirler sıralamasında. La Rambla hem alışveriş, hem yeme içme açısından İstanbul'un Taksimi, Ankaranın Kızılayı, İzmirin Alsancak'ı kıvamında bir yer. Yani aslında hem kalabalık hem de bir çok şeyi aynı anda bulabileceğiniz bir yer. Ama yinede çok güvenli olduğunu söyleyemem, çantalara cüzdanlara dikkat etmekte fayda var.
Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bu güzel şehire Antalya gibi deme sebebim ise plajları. Yani evinizden çıkıp metroyla 10 dakikada deniz kenarına ulaşıp denize girebildiğiniz bir şehir Barselona. Bu yüzden hem büyük şehir havası hemde tatil havasını buram buram içinize çekebiliyorsunuz. Gece hayatının da çok renkli olduğunu unutmayalım tabi. Bir çok yer gezdim. Bir çok yere de hayran kaldım. Ama Barselona gerek iklimi, gerek insanları gerekse yaşam tarzı bakımından yaşayabileceğim şehirler arasına girmiş bulunmakta. Kendimi ülkemden uzak ama bir o kadar yakın hissetmek istediğimde gideceğim bir yer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder