10 Şubat 2014 Pazartesi

SPOTIFY


Başlıktan birçoğunuz anlamamış olabilir ama bu program gerçektende çok güzel. I phone, Samsung gibi akıllı telefonlarda direkt application olarak indirebiliyorsunuz. Ya da ofisinizde bilgisayarınıza yüklüyorsunuz hepsi bu. Sonra müziğin ruhunuza ilmek ilmek işlemesine izin veriyorsunuz. Dünya’da en çok dinlenen listelerden, ülke bazlı listelerden tutunda pop, rock,soul, blues, jazz, opera, klasik müzik ne ararsan hepsi burada. Ayrıca ücretsiz bir app. Bilginize. 
Yani ofiste arka fonda çalan ilk defa duyduğunuz ve duyacağınız müziklerle dolu bu portal. Tavsiye ediyorum ısrarla

7 Şubat 2014 Cuma

BONJOUR PARİS!


Çok değil yeni sayılır bundan bir hafta önce Paristeydim. Şehir ile alakalı çok şey var söylenmesi gereken. Mesela eskiyi hiç bozmamışlar. İlginçtir ki fransız balkon olayını da orada iyice anladım. Ancak bizim burada ki mantık gibi değil balkonları, evler zaten 100 senelik, iklim olarakta malum karasal iklim adamlar ne yapsın balkonu,pencerelerin boylarını uzatmışlar önüne demir al sana fransız balkonu. Oluru var. Gelelim bizim harika müteahitlerimizin Beylikdüzünde,Bahçeşehirde, Kurtköyde havuzlu fitnessli site içi canım evlere yaptıkları zulüme. Gerçekten zulüm. Bildiğin fransız balkonu adıyla metrekareden yırtarak kendimizi Pariste hissetmemizi sağlamaya çalıştıkları anlamsız pencere önündeki demir yığınları. Bir de bunu matah bir şey sanan kişilerin komik havaları. Bizde fransız balkon var canım. Çok kullanışlı, çok güzel. Yalan. Abla doğruyu söyle çamaşır yıkayınca asabiliyor musun? Yada yazın çok sıcakladığında balkon sefası yapabiliyor musun? cevaplar hayır.. Eee nesi kullanışlı şimdi bu balkonun. Anlayacağınız sırf hava civa gerisi hikaye. Kendini Fransız zanneden masum Bahçeşehirli. Nedense biz Avrupa'ya çok özeniyoruz. Özenelim de geç kaldık artık. Tarihimizi koruyamadık. Hangi Avrupa şehrine özenirsek özenelim biz bu kafayla daha çok iç geçiririz yurt dışına gittiğimizde. AVM konusunda sanırım Dubai'den sonra ikinci sıralardayızdır ki Dubai görgüsüzlüğün sembolü bana göre o ayrı. Ne gariptir ki Pariste sadece bir tane  AVM var şehir merkezinde gidenler bilir Galerie La Fayette. Mekan yine tarihi bu arada dışardan bakıldığında içerisi son derece modern tarzda döşenmiş ünlü mağazalardan oluşur. Sanki müzede gibi hissedersiniz kendinizi. Ne yalan söyleyeyim ben bile bir ara kendimi kaybediyordum ve çok para harcıyordum neredeyse. Pahalı bir yer. Daha doğrusu bizim kazançlarımıza göre pahalı. Açıkçası bazen bir suyun bile 9 TL türk parasıyla hesaplanması can sıkıcı olabiliyor tabii. 
Paris'te görmeniz gereken bir başka yerde Notre Dame de Paris. İlginç bir mimari. Daha önce filmini seyredenler yada hikayesini bilenlerinde her anını yaşatabilen nadir yerlerden. Hafta içi gitmeyi tercih edin hafta sonu çok kalabalık oluyor. Eiffel Tower, Champs Ellysee zaten gidince illa gideceğiniz yerlerden oluyor. Kanal turu yapmanızı öneririm. Bu arada Eiffel kulesi anahtarlıklarını Eiffel kulesinin orada ki metro durağında ki zenci satıcılardan almanızı tavsiye ederim. Daha uygun fiyatlara alabiliyorsunuz hatta pazarlık bile edebiliyorsunuz ki bu Pariste rastlayabileceğiniz son şey. Disneyland için dolu dolu 2 gününüzü ayırmanızı da ayrıca öneririm. 
Paris'te pastane kültürü çok gelişmiş. Sabahları muhakkak croissant alın fırınlardan. Çok yağlı yemekler ve çörekler yeniyor aman dikkat. Zayıf bir millet o kadar yağa şekere nasıl hayret ediyorsunuz ancak her an Paris sokaklarında koşan ,bisiklet süren insanlar görmeniz de mümkün. Formlarını koşmaya harekete borçlular muhtemelen. 
Pariste kaldığım süre boyunca eğitim sektörüne de istemeden de olsa bulaştım. Daha doğrusu gözlem yaptım. 2 gün boyunca metro duraklarında yaklaşık 15-20 öğrencili grupların Pariste gezi yaptıklarına şahit oldum.. İlkokul ve anaokulu çocukları çoğu. Öğretmenleri ile konuştum. Neden bu soğukta dışardalar diye sordum mesela. Aldığım yanıt takdire şayandı. Şu anda görerek öğrenecekleri şey üşümelerinden daha önemli. Ayrıca burası Fransa ders yapmak için Haziran'ı beklemek zorunda kalabilirim güzel bir hava için. Al sana cevap dedim kendi kendime. Bizde olsa aman yağmur yağacak geziyi iptal edelim. Yok soğuk üşütürler,grip olurlar. Olsun varsın hava güzelleşince gideriz. Bazı şeyleri ertelememek lazım. Hele konu eğitimse ertelememek için elimizden geleni yapmalıyız. O hafta müfredatta o konu geçiyorsa orayı görmeleri gerekiyorsa alacaksın öğrenciye sıcak sıcak göstereceksin ; 'Al işte sana Eyfel kulesi hani derste bahsetmiştik ya 1889 yılında yapılmıştı. İşte o kule bu kule' demek lazım. Çocuğun hafızasına kazıman lazım. İşte bu yüzden eğitimde bizden öndeler. Yaşayarak yaşatarak öğrenmeyi çözmüşler. Kalıcı bir hafıza yaratıyorlar.
Neyse Paristen bir kaç izlenim de paylaşmış oldum. Bu arada gece yaşantısı da çok hareketli bir şehir. Hiç ummadığınız binaların bodrum katlarında teraslarında harika bir klüp kapılarını size açabiliyor. Sokakları da Londra ve İstanbuldan çok daha az tehlikeli.
Au revoir

6 Şubat 2014 Perşembe

ALGA SANAT CAFE'DE FLAMENKO GECELERİ


İzmirde yaşayanlar hep İstanbuldaki gece yaşantısına özenir. 7 yıl İstanbulda yaşamış bir İzmirli olarak diyebilirim ki çok daha iyi mekanları İzmirde de bulmak mümkün. İzmir’e geri dönüş yaptıktan sonra bir kaç mekanı gezme fırsatı buldum. İzmir’den ayrılalı 12 yıl olduğu için 17 yaşında çok fazla alkollü mekanlara gidemiyorduk malum. O yüzden de İzmir barları, kafelerine uzak kalmışız. Ne gördüysek İstanbul’da gördük. İstanbul ile de ilgili çok güzel şeyler yazacağım ileride. 
Gelelim İzmir’de yakın bir arkadaşımın tavsiyesiyle gittiğim ve büyüleyici bir gece yaşadığım Alga Sanat Cafe. İzmir’i bilenler hemen anlayacaklardır yerini hemen Alsancak Kıbrıs Şehitler caddesinin liman tarafına doğru giderken sonlara doğru sağda bulunuyor. Dışardan bakıldığında bildiğin pastane. İçerinin dekoru göz yormuyor aksine sadeliği hoşunuza bile gidiyor belli bir zamandan sonra. Yemeklere gelince Pizzası Alga mix adı altında çok başarılı. Şarap ile de iyi gidiyor. Asıl güzel olan Çarşamba ve Cuma günleri yapılan Flamenko geceleri. O güzel şarabınızı yudumlarken ve yemeğinizi yerken ruhunuzu okşayan, içinizi bir garip hissettiren ve tüylerinizin diken diken olduğu anlar vazgeçilmeziniz olabilir. Hayretler içerisinde izleyeceğiniz profesyonel flamenko şarkıları ve dansı sizi bir an İzmirden  alacak ve İspanya’ya götürecek. Çok geç saatlere kadar da durmak zorunda bırakmıyor her şeyi tadında bırakıyor mekan saat 22:30-23:00 en geç bitmiş oluyor flamenko gecesi. Ardından blues ve jazz şarkıları ve yine canlı tabii ki piyano ve saksafon eşliğinde geceye devam etmek isteyenler için iyi bir seçenek. Ayrıca çalışanların güleryüzlü ve hızlı servisi de sizi mutlu edecek nedenlerden olacaktır.
Şunu da eklemekte fayda var. Rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Çok büyük bir mekan olmadığı için illa gerekebilir.