30 Haziran 2014 Pazartesi

ZEVK-İ SEFA SAKIZ ADASI - CHIOS ISLAND

Bu kadar yakınımızda olup farklı dilleri konuşmak, farklı inanışlara sahip olmak ilginç. Bazen sınırların olmamasını istiyorum bazende sınırlar kültürleri belirliyor gibi geliyor. Çok değil ülkemize yakın hatta bağırsan duyulacak bir ada var. İzmir Çeşme'den feribotla 40 dakika hatta hızlı feribot ile 15 dakikada ulaşabileceğiniz bir ada Sakız Adası. Yıllarca İzmir'de yaşamış biri olarak nedense hep geri plana atmıştım bu adayı. Gereksiz geliyordu. Akşamları Çeşmeden ışıklarını görürdük. Garip gelirdi oranın başka bir ülkeye ait olduğu gerçeği. Hatta çoğu zaman çocukken yüzerek geçebilir miyiz acaba diye de düşünürdük. Çocukluk işte. Şimdi yıllar sonra hazır vizem de varken yıllarca ışıklarına baktığımız adaya bir yolculuk etmek istedim. Açıkçası günübirlik bir gezi yaptım. Çünkü iş yoğunluğumuz maalesef bazen günübirlik geziler yapmamıza neden oluyor. Aslında bir anlamda ilginçte geliyor, kahvaltıyı Çeşme'de öğle yemeğini Sakız Adasında yiyorsun. Kültür anlamında çok benzediğimiz bir gerçek. Ancak bir gerçek var ki, bu adamlar turist ağırlamasını bizden çok daha iyi biliyorlar. Gördüğüm en güler yüzlü halktı. Önceleri acaba paraya ihtiyaçları var ondan mı böyleler diye düşündüm. Sonra ne kadar yanıldığımı fark ettim. Adaya ayak basar basmaz bir araç kiraladım. Çünkü merkezden çok köylerini merak ediyordum. Fiyatlar konusunda da en altta bilgilendirme yapacağım sizlere. Schengen vizeniz varsa rahat rahat girebiliyorsunuz. Bir de KKTC giriş çıkış mühürü olmamalı pasaportunuzda. Sorun yaratabiliyorlar. Eğer vizeniz yoksa, kapı vizesi alınabiliyormuş. Ancak ben o olayı çok sevmedim. Adanın limanında bir saat insanları bekletiyorlar. Benim gibi günübirlik geldiyseniz hele vaktiniz değerliyse yani kapı vizesi ile uğraşmayın derim. Ada bir Santorini, Mykanos değil ancak oralardan çok daha doğal bir ada. Keşfedilmemiş henüz. Küçüklüğümüzün Alaçatısı gibi. Şu anda Nişantaşının yaz versiyonu olmuş olsa da Alaçatı, hala sevdiğimiz bir yer.
Araba kiralamanızı tavsiye ediyorum. Çünkü ada sanıldığı kadar ufak değil. Ayrıca gitmeniz gereken ve görmeniz gereken yerlere de ya tur ile ya da araba ile gitmeniz gerekmekte. Öncelikle yolculuğum Adanın güneyinde bulunan Pirgi oldu. En çok bilinen köyüymüş Sakız adasının. Mimarisi çok güzel. Evlerin hepsi işlenmiş. Sokaklar çok dar ancak çok natürel. Yerdeki taş yollardan tutunda pencerelere kadar. Kendinizi bir anda orta çağda bir köyde hissedebiliyorsunuz. Bu arada adaya özel Mast diye bir içecek var. Sakız aromalı gazoz diyebiliriz. Ben çok sevdim. Sakız kokusunu sevdiğimden olmalı ki iki tane içtim. Tavsiye ederim. Adaya geldiğinizde dil sorunu yaşamıyorsunuz, çoğu tabelada Türkçe yazılarda mevcut, dükkanlardaki çoğu kişide Türkçe az buçuk biliyor. Zaten o kadar güzel karşılıyorlar ki çoğu dükkan sahipleri ve halkla kucaklaşıyorsunuz. Neden bu kadar dost olmak varken zamanında birbirimize düşman olmuşuz anlamakta güçlük çekiyorum. Kısacası dil bilmiyorsanız sorun yok. Bazı restoranların türkçe menüsü bile var. Pirgi'den sonra Olimpi'ye doğu yola koyulduk. Olimpi köyüne 5 km uzaklıkta bulunan bir mağara var. Gezmenizi tavsiye ederim. Yolu çok virajlı ve sapa aman dikkat. Bu arada sürücüler çok güzel araba kullanamıyor. Hem hızlı hem dikkatsiz kullanıyorlar bilgilerinize. Akdeniz ikliminin rahatlığı tüm adaya bulaşmış. Siesta zamanları var. O saatlerde her yer kapalı neredeyse. Bir kaç açık lokanta bulabilirsiniz sadece. Dükkanların çoğu kapalı. Hele benim gibi Pazar gittiyseniz merkezde bulunan bir kaç tane dükkanla yetinmek zorunda kalacaksınız. Ve son durağım Mesta idi. Yine bir ortaçağ köyü ile karşı karşıyaydım. Çok güzel sokaklar, hiç bozulmamış bir tarih ve sakin bir yaşam vardı. Etkilendim. Yemek konusunda çok acele etmem gerektiğinden hızlı bir yemek sipariş ettim. Ancak porsiyonları neredeyse bizim buradakilerin iki katı ve daha uygun fiyatları. Adaya doyamadım. Bu yüzden hemen yeni bir bilet aldım ve yıllık iznimin bir bölümünü burada kullanacağım. Otel konusunda da merkezde kalmak istiyorsanız çok büyük otel seçenekleriniz maalesef yok. Genelde pansiyon ve apart tarzı yerler var. Uygun fiyatları. Yani Çeşme'de bir gece fiyatına burada neredeyse iki buçuk gün kalınıyor. Eğer aradığınız biraz huzur , biraz bozulmamış bir tarih ve kaliteli hizmetse önerebileceğim az bilinen bir Yunan adası Sakız. Şimdiden bu keyfi yaşayacaklara iyi tatiller.
Fiyatlandırmalar :
Gidiş- dönüş feribot (1 kişi ) = 21 Euro
Konaklama (gecelik ) = 70-300 TL arası değişkenlik gösteriyor
Yeme-içme = 10 - 30 Euro arası
Araç kiralama = 35-45 Euro arası







18 Haziran 2014 Çarşamba

Hayat'a dair, hayatın içinden: MİDYELİ - MİDYE'YE ÖZEL TÜRKİYE'DEKİ İLK VE TEK RE...

Hayat'a dair, hayatın içinden: MİDYELİ - MİDYE'YE ÖZEL TÜRKİYE'DEKİ İLK VE TEK RE...: Yemek yemeyi sevmeyen yoktur sanırım. Yani en azından bir çoğumuz seviyoruzdur. Yemek yapmak, bana göre bir sanat. Evet göze güzel görüne...

MİDYELİ - MİDYE'YE ÖZEL TÜRKİYE'DEKİ İLK VE TEK RESTORAN


Yemek yemeyi sevmeyen yoktur sanırım. Yani en azından bir çoğumuz seviyoruzdur. Yemek yapmak, bana göre bir sanat. Evet göze güzel görünen yemek daima iyidir.Süsleme sanatı ile yemeğe güzel bir görüntü verilebilir. Hatta lezzetsiz bile olsa o yemeğin görüntüsü daima akılda kalıcı olacaktır. Şimdi gelelim esas mevzuya. Midye. Midyenin tarihini yazıp sizlere çok bilgiler vermek isterim aslında. O derece seviyorum midyeyi. Egeli olupta sevmeyen hoşlanmayanlarda azdır. İzmir'de midye yemek ayrıdır. Yıllarca İstanbul'da yediğim midyelerin ne kadar kötü olduğunu İzmir'e yerleşince bir kez daha anladım. Yapamıyorlar İstanbul'da midye. Olmuyor. Suyundan mı havasından mı bilemem ama İzmir'de midye bambaşka. Bir de harika bir restoran açılmış sadece midyeye özel. Bir arkadaş tavsiyesi üzerine toplandık hadi gidelim dedik. Midyeli ismi. Alsancak'ta Kıbrıs Şehitler caddesine parallel bir sokak olan İrfan Boyuer sokakta. Zaten sıra sıra dizilmiş balık lokantalarını göreceksiniz. En kolay yolu Altınkapı dönercisinin sokağına girin ve dümdüz takip edin Gündoğdu'ya doğru, sol tarafınıza bakın göreceksiniz. İçi çok güzel döşenmiş. Siyah ve kırmızı karışımından dekor yapılmış. Sıcak bir ortam. Masaların üzerindeki sapsarı limonlarla ayrı bir hava katılmış mekana. Duvarlardaki yazılar ve tablolar ilginç, boş bitmiş güzel içki şişeleri de rafları süslüyor. Hatta lavabo bile siyah bir midye şeklinde. O kadar detay çalışılmış. Emek verilmiş belli. Değer verilmiş midyeye çok. Gidince çok güzel karşılanıyorsunuz. En azından bizimle ilgilenen kişi çok nazikti. Ve sipariş verirken çok yardımcı oldu. Biz üç kişi gittik. Bir tane rokfor soslu midyeli tencere, sahanda soslu midye, midye graten ve kuş üzümlü midye dolma istedik.  Belçika'da çok meşhurdur tencerede midye ve yanında patates. Bu kış gideceğim. Açıkçası sabırsızlıkla bekliyorum. Zaten sahibi de Fransa'da, Belçika'da bulunmuş ve orada eğitimler almış. Dedim ya midyeye saygı duyulmuş. Sarhoş kafayla bar, disko çıkışı ayaküstü yenilen bir atıştırmanın ötesine geçilmiş. Bu arada Belçika'ya özgü birada var menüde. Tadabilirsiniz. En azından değişik bir bira. Servis hızlı. Tüm yemekleri aynı anda getirdiler. Doymayacağınızı sanmayın. Eğer İzmirliyseniz ya da İzmir'e tatil için yolunuz düşerse, bu güzel restorana uğramadan geçmeyin derim. Şimdiden afiyet olsun.
Adres : İrfan Boyuer Sokak No:4/A Alsancak/İZMİR
Tel : 0 232 422 22 26
http://www.midyeli.com/index.html 





3 Haziran 2014 Salı

HOŞGELDİN TATİL


Tatil yapmaya başlayan bir ülke olmaya başlamışız. Televizyonda bugün bunu duydum. Biraz araştırdım. Evet tatil anlayışımız başlamış. Her kesimden insan belki tatil yapmıyor ama en azından tatillerinde evlerinde ya da uzaktaki memleketlerinde dinleniyorlar. Araştırmalar genelde oteller, tatil köyleri, uçak rezervasyonları üzerinden yapılmış. Geçen sene 9 milyon insan tatil yapmış. Bu sene sayının 13 milyon olması bekleniyormuş. Hatta gelecek ki yılda 35 milyon hedefleniyormuş. Yani neredeyse Türkiye'nin yarısı. Sevindirici gibi gözükse de Almanya ile kıyasladığınızda büyük bir hayal kırıklığına neden oluyor. Nedeni ise hemen hemen Türkiye ile aynı nüfusa sahip Almanya'da nüfus bir değil iki kez tatile çıkıyormuş. Yani ortalama 70 milyon insan olsa bu 70 milyon insan önce bir tatil yapıyor, denize havuza giriyor, güneşleniyor, dans ediyor, gece kulüplerine gidiyor bir de kışın kamp, kayak, sıcak şaraptan oluşan bir tatil daha yapıyorlar. Kulağa gerçekten hoş geliyor. Ülkemizde erken rezervasyon, kredi kartlarının taksitlendirme olanakları insanların kış boyunca yorgunluklarını atmaları için bir çok seçenek sunuyor. Oran en çok İstanbul'daymış. Tatile en çok İstanbullular çıkıyormuş. Normal tabi ki 8 sene İstanbul'da yaşamış biri olarak yaz tatilinin gelmesini sabırsızlıkla beklerdim. Yalan değil. İstanbul'un kalabalıklığı, trafiği, karmaşası zaten başlı başına tatili sabırsızlıkla bekleme nedenlerinin başında geliyor. 
Ülkemizin Ege ve Akdeniz kıyılarında yaşayanlar ise günlük tatilleri tercih ediyorlarmış. Açıkçası İzmir'de yaşayanlar olarak, 2 buçuk saatte Bodrum'a , 45 dakikada Çeşme'ye gidebildiğimiz için kendimizi şanslı saymalıyız sanırım. Her geçen yıl artış göstereceğine inanılan tatile çıkılma oranı umarım sekteye uğramaz. Çünkü tatil insana huzur ve mutluluk verdiği gibi bir sonraki yılı da daha verimli geçirmenizi sağlıyor aslına bakarsanız. Havuz kenarında yada sahilde yudum yudum içeceğinizi düşündüğünüz meyve kokteylleri, soğuk bira ya da meyve sularını düşündükçe daha verimli çalışıp gerek kariyerinize gerek kendinize artı puanlar ekliyorsunuz farkında olmadan. 
İşin ilginç tarafı ise yurt içindense yurt dışını tercih etmeye başlamışız. En çok Yunanistan'a gidiyormuşuz. Haksız da değiliz aslında Yunanistan iyi bir hizmet sunan nadir tatil yapılacak ülkelerinden. Açıkçası Bodrum'dan da ucuz. Gerek otel gerekse yemek harcamalarınızı neredeyse yarı fiyatına yapabiliyorsunuz. Bu yüzden de tercih sebepleri arasına girmiş durumda Yunanistan. Sırf bu yüzden Yunanistan konsolosluğu özel bir aracı firmayla anlaşıp vize işlemlerini de hızlandırmış. Her şeye rağmen bizim memleketimiz tabii ki cennet ve gezilmesi gereken çok yer var ancak yurt dışı tecrübesi olmayanlar için Avrupa'da İtalya ve Fransa'yı önerebilirim. Yunanistan kültürel geziden çok yaz tatili kıvamında geçer. Yani ilk kez gidenler için İtalya ve Fransa daha cazip gelecektir. Müze bakımından ve değişik kültür tanımı açısından.
Kısacası tatil güzeldir. Şimdiden herkese iyi tatiller.