İnsanların her daim ulaşılması kolay ufak ve yakın zaman hedefleri olmalı hayatlarında. Mesela bir iki ay sonrasına kısa bir tatil ayarlamalı, yada bir iki hafta sonrasında eşine, dostuna hediye almayı planlamalı, ileriye dönük ucuza bulacağı bir uçak bileti olmalı yeni yerlerin keşfi için. Gidemese de üzülmemeli. Müzik dinlemeli, çalgı çalmaya çabalamalı, resim yapmalı, şiir okumalı, kitabını bitirmesi gereken zaman aralığını seçmeli. Kısacası hayatının her dakikasına anlam katmalı. Kendince özel olan her şeyi yapmalı. Keşkeleri kaldırmalı. İkinci kez aşık olmalı, olamıyorsa doğayı, hayvanları, tanımadığı insanları sevmeli. Yeni şehirler yeni yerler keşfetmeli. Hiç gitmediği bir yerde kaybolmalı. Yolunu bulmak için sormalı, iletişime geçmeli. Hayatının her köşesine güzel resimler yapmalı, hafızasından silinmesi zor güzel şaheserler yaratmalı, üretmeli. Yazmalı. Doğru,yanlış, yalan, gerçek farketmez, dökmeli içini kağıtlara. Kaleme dost olmalı, silgiye düşman. Silmemeli yazdıklarını. Yalanıyla, doğruysa, acısıyla, gerçeğiyle onun olmalı. Hissetmeli ki hissettirebilsin yazdıklarını.
Dün hayatıma yeni anlam katan bir film izledim. Nadide Hayat. Yine Çağan Irmak. Bu sefer ağlatmadı, hafif gözler doldu kahkaha ile karışık sadece. Bu duyguyu yaşayabildiğim nadir filmler olmuştur. Bir çoğu da Çağan Irmak imzalıdır. Ne zaman filmlerini izlesem hüngür hüngür ağlarken bir anda gülmeye başladığımı farkediyorum. Film seyrettiğinizi görmeyen sizi kesin deli sanır. O denli duygu karmaşası yaşatan filmler. Demet Akbağ'ın kendine has esprilerinin havada uçuştuğu, azmin, bir insanın isteyipte yapamayacağı hiç bir şeyin olmadığını kanıtlayan bir filmdi. İkinci hayatlarını yaşayanlara, ikinci şansı olanlara ve ikinci hayatını yaşayan ama farkında olmayanların kaçırmaması gereken bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder