13 Ocak 2016 Çarşamba

HOŞÇAKAL ÖĞRETMENİM

Bazen yazmak çok zordur, ağırdır. Hele ki emek verene yazmak daha da zordur.
İnsanların hafızalarına iyi yada kötü ilkokul hatıraları kazınır. İlk arkadaşlıklar, ilk sınıf, ilk sıra kokusu, okula gitmemek için ateşlenilsin diye yenilen tebeşirler ve saymakla bitmeyecek kadar anılar. Bir çok kişi ilkokul öğretmeninin adını ve soyadını da hafızasına kazır. İlk öğretmeni önemlidir. İlk öğretendir, ilk kalemi tutturandır. Baktığınızda ister doktor olun, ister mühendis, ister gazeteci; size ilk yazmayı da okumayı da ilkokul öğretmeniniz öğretmiştir. Bu insanın emeği anne, baba emeğinden sonra belki de ilk sırada yer alır. Öğretmen denilince aklınıza ne tarih öğretmeniniz ne coğrafya öğretmeniniz ne de ingilizce öğretmeniniz gelir. İlk önce ilkokul sınıf öğretmeniniz gelir aslında. Şekillenir kafanızda öğretmeninizin bakışları. 
Mavi önlüklere geçilen ilk yıllardı benim ilk okula başladığım yıllar. Yeni bir eğitim sistemi anlayışına önce önlüklerle başlanılmıştı. Kolalı, ensemizi yara içinde bırakan bembeyaz çeşit çeşit yakalarımızda unutulmayacaklar arasında. Öğretmenler hep tayyör, takım, etek ceket kıvamındaydı. Hiç hatırlamam öğretmenimi kotla, tshirtle mesela. Hep rol modeldiler. Özenirdik onların tahtadaki duruşlarına. Bu kadar şeyi nasıl öğrendiklerine, nasıl bildiklerine gıpta ederdik. Hep okurdular tenefüslerde. Gazete, kitap, yazı ne bulurlarsa okurlardı. Bize göre çok sıkıcıydı yaptıkları. Oyun oynamak varken neden insan okur ki derdik içimizden. Sonraları bizlerde bu kervana katılmaya başladık. Okumaya başlayınca anlayacaksınız derlerdi hep. Bir öğretmenimin ülkelerle ilgili bu kadar çok şey bilmesi beni çok şaşırtmış. Bir keresinde de nasıl bu kadar bilgiyi bilebildiğini ,her yere hangi arada gittiğini sorduğumda, hiç birine gitmediğini söylemişti. O zamanlar gazetelerin en büyük promosyonu olan fasikül fasikül evlerimize giren bir ansiklopediyi ödünç vermişti." İşte biletin burada, şimdi harflerden takip et, istediğin ülkeye gidebilirsin ve gezebilirsin" demişti. Bende izi büyüktür bu diyaloğun. Boş zamanlarımda şimdiki gibi tek tuşla herşeyi hemen öğrenemesemde araştırarak vakit harcayarak öğrenmeye başlamıştım. Şimdi muhtelif bir çok ülkenin başkentlerini nüfüslarını hangi kıtada olduklarını biliyor ve nasıl bir yer olduğunu bir kaç fotoğrafta olsa gözümün önünde canlandırabiliyorum. Kısacası bende öğretmenim sayesinde bir çok ülkeyi gezdim gördüm. 
Öğretmen insanın hayatına anlam katan, hayatımıza yön verendir. Harfleri öğreten onları birleştirmeyi öğreten ve hayata hazırlayandır. Her yıl 24 Kasımlarda öğretmen olan herkesi kutlar ve mesleğimizin zorluklarına karşı hala ayakta dimdik duruyor olmamızla da övünç duyarım. 
Hayat acısıyla tatlısıyla devam ederken işlerden, hırslarımızdan, zamanı doğru yönetemememizden kaynaklı vefa borcumuzu ödeyemiyor ve öğretmenlerimize hak ettikleri değeri veremiyoruz. 
Bugün ben A'yı B'yi C'yi kaybettim. Umarım vefasızlığımı affolur. Teşekkür ederim öğretmenim bana benlik kazandırmayı,hayallerime engel olmamayı, harfleri, dünyayı, okumayı, yazmayı öğrettiğin için. Işıklar içinde uyu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder