30 Mart 2020 Pazartesi

5 Reasons Why Online Learning is More Effective

Online learning has been on the rise in recent years, and it’s really not hard to see why. On the one hand, eLearning courses have become hugely popular by the simple virtue of being so much more convenient than traditional face to face courses.
Students can fit them around their existing responsibilities and commitments, and can engage with multimedia content and learning materials at whatever time is most convenient to them. Even better: they don’t have to travel anywhere to study, they can simply log in to the virtual campus from the comfort of their own home or office.
There’s a second reason why online learning has become so popular: it’s cheaper. Cost can often be a prohibitive factor in why individual students don’t enrol in courses they’re interested in. This is also an issue for corporations who wish to encourage their employees to undergo further training but don’t have much of a budget for conferences and training courses. Online courses are easily accessible on much smaller budgets.
In addition to the convenience and the cost, a large number of students are turning to online learning courses because they have become a better way to learn. Those students who are serious about improving their understanding, learning new skills and gaining valuable qualifications are keen to enrol in the type of course that will be the most effective.

online learning

Here are five reasons why online learning can be more effective than enrolling in a face to face training course.

#1. Students learn more than they do in traditional courses

IBM have found that participants learn five times more material in online learning courses using multimedia content than in traditional face to face courses.
Because online courses give students full control over their own learning, students are able to work at their own speed. Generally students work faster than they would do otherwise and take in more information. They are able to move faster through areas of the course they feel comfortable with, but slower through those that they need a little more time on.

#2. Retention rates are higher with online learning

Many offline courses struggle to retain students throughout the length of the course. The Research Institute of America have found that this is not the case with eLearning. Rather, online courses have increased student retention rates from anything from 25% to 60%.
It’s been suggested that more engaging multimedia content, more control over how they take in the material and less likelihood of classes clashing with other commitments all contribute to this rise.

#3. Online learning requires less of a time investment

Many students are put off enrolling in a face to face course due to the time investment it will require. This generally involves the time to get back and forth to classes, plus the time spent waiting for tutors and other students. A Brandon Hall report on eLearning within corporations found that this style of learning typically requires 40-60% less employee time than learning in a traditional classroom setting.
It’s also key to note that eLearning options generally allow students to split the time they are investing in the course in whichever way works for them. They don’t need to be able to dedicate large chunks of time to the course: it’ll work just as well if they can set aside half an hour from their lunch break each day.

#4. More frequent assessments can reduce distractions

One of the great things about online courses is that assessment can become more of an ongoing process. This is good news for students as interspersing multimedia content and learning materials with regular short tests can improve student engagement. In fact, research from Harvard showed that using these short, regular tests halved student distraction, tripled note-taking and students’ overall retention of the content improved.
It’s also worth noting that the mort often students are assessed, the better their tutors are able to keep track of their progress. Increased student tracking means that tutors are able to step in earlier when assistance is needed.

#5. eLearning is the greener option

Online learning is certainly the more effective option for students, but it’s also better for the environment.The Open University in Britain have found that online courses equate to an average of 90% less energy and 85% fewer CO2 emissions per student than traditional in person courses.
This certainly makes online learning and multimedia content a more effective method of education overall. Promoting and engaging in this kind of learning can help both individuals and corporations to do their bit for the environment and stick to their own personal environmental goals.
Interested in finding out more about the most effective way to learn languages? eLearning courses utilise high quality multimedia content to increase student understanding and provide an impressive virtually immersive experience.

Source :https://www.dexway.com/5-reasons-why-online-learning-is-more-effective/

Online Eğitim Nedir?ONLİNE EĞİTİMİN EN ÖNEMLİ FAYDALARI NELERDİR?

E-Öğrenme, Eğitim, Okul, Online, Öğrenmek, Bilgi

Online Eğitim Nedir? ONLİNE EĞİTİMİN EN ÖNEMLİ FAYDALARI NELERDİR?

Corona virüs nedeniyle okullarımız 30 Nisan'a kadar online , uzaktan eğitim ile yolumuza devam edeceğiz. Hatta üniversitelerin hemen hemen hepsi dönem sonuna kadar uzaktan eğitim ile derslerine devam edecek. Bakalım bu dijitalleşen dünyaya ayak uydurabilecek miyiz? Gelin hep birlikte bu dünyayı irdeleyelim.

ONLİNE EĞİTİMİN İKİ UNSURU VAR


Eğitim denilince kısaca açıklamak gerekirse; kişinin kendisinden hareketle istendik davranışlar oluşturmasıdır.
Her eğitimin iki unsuru var:
1 — Bilgi: Bu davranışları oluşturmak için aktarılacak değerler topluluğu.
2 — Bilgi transferinin metodu: Bu aktarmanın nasıl yapılacağı, metotları, yolları. Sınıfda klasik veya online öğretim.
Online eğitim tamamen ikinci unsurla ilgili.
Klasik Eğitim: Klasik metod bilginin sınıf denilen bir odada, bir öğretmen tarafından o öğretmenin sahip olduğu bilgilerin ve değerlerin öğrencilere aktarılması olarak tanımlanabilir.

ONLİNE EĞİTİMİN EN ÖNEMLİ FAYDALARI NELERDİR?

Online eğitimin en önemli faydaları şunlar:
1- Bina ve sınıf ihtiyacı yok.
2- Binanın ve sınıfın ısıtılması ve soğutulması gerekmiyor.
3- Bakım ve güvenlik masrafları yok.
4- Hem öğretmen hem de büro personeli ihtiyacı çok az. Her şey kompüterize edilmiştir.
5- Öğrenci için park yerine ihtiyaç olmaz, öğrenci yollarda benzin sarf etmez, vakit kaybetmez, park parası ödemez.
6- Öğrenci derse her yerden istediği zaman günde 24 saat erişebilir.
7- Artık bugün, online ders ve diploma veren okullar dünyanın en iyi okullarıdır. Mezunlar rahatça iş bulur. MIT, Harvard, Princeton, Cornell ve diğerleri…
8- Ders başına ücret klasik okullarda ders başına kabaca 2 bin Türk Lirasıdır.
Online ders fiatları ise en mükemmel okullardan olmasına rağmen ders başına 10–100 dolar olması bekleniyor.(Yani 20 ila 200 Türk Lirası arası)
11- Kitaplar da e-kitap olarak kullanılıyor. Fiatları yüzde 90 daha ucuz oluyor.
12- Dersler globaldir. Dünyadaki her milletten öğrenci bulunabilir.
13- Öğrenciler arasında ve öğretmenlerle sıkı bir müzakere imkanı sağlar.
14- Öğrenci dersi istediği kadar tekrar eder, sınıf baskısı olmaz. Daha iyi öğrenir.
15- Öğrenim sürecinde yapılan her hareket kayıt altına alınıyor. Her klavyeye vuruş kayıt altına alınabilir. Bu yüzden hem öğrencinin hem öğretmenin değerlendirilmesi çok tarafsız olarak yapılıyor.
16- Dersler asgari 10 kişilik bir ekip tarafından geliştirilip, hazırlanır. Bu yüzden geliştirme masrafı 1 milyon doları buluyor. Fakat online ders binlerce öğrenci tarafından takip edileceği için ders başına ücretler 20–200 lira arasında iniyor
17- Online teknolojisi her gün daha ileri gidiyor. 5 yıl sonra daha da mükemmel teknolojiler ortaya çıkacaktır.

E-learning nedir?

Online/Uzaktan eğitim (E-learning, e-eğitim kavramları da yaygın olarak ve zaman zaman birbirlerini yerine kullanılıyor) bu yeniliklerden biri.
1990'larda bilgisayar temelli eğitim programları ortaya çıktı. Öncelikle Amerika’da uygulanmaya başlanan bu programlar daha sonra tüm dünyaya yayıldı. Ülkemizde de YÖK denkliği bulunan birçok uzaktan eğitim programı mevcut.
Uzaktan eğitim, ders veren kişi ile öğrencinin aynı ortamda bulunmadığı eğitim sistemini anlatan bir terimdir. Öğrenci bir bilgisayar yardımıyla derslerini takip edebilir. United States Distance Learning Association 2004 yılında yapmış olduğu uzaktan eğitim tanımı şu şekildedir:
“Uzaktan eğitim uydu, video, ses, grafik, bilgisayar, çoklu ortam teknolojisi gibi araçların yardımıyla, eğitimin uzaktaki öğrencilere ulaştırılmasıdır. USDLA, öğretmen ve öğrencinin birbirlerinden coğrafi olarak uzak olduğunu belirterek bu eğitim programında elektronik araçların ya da yazılı materyal ve matbu malzemelerinin kullanılması gerektiğinin altını çizer.”
Her yıl online eğitim alan öğrencilerin sayısı artıyor. Her geçen gün daha çok devlet üniversitesi ve özel üniversite uzaktan eğitim programları açıyor.
Tam zamanlı çalışanlar ve yurtdışında eğitim görmek isteyip buna imkân bulamayanlar için uzaktan eğitim ideal bir seçenek.
Bağımsız, tek başına ders çalışabilenlerin uzaktan eğitim alarak lisans, yüksek lisans ve doktora mezunu olmaları mümkün.
Her ne kadar uzaktan yapılsa, öğretmen ve öğrenci arasında mesafe olsa da, uzaktan eğitim örgün öğretimden daha az etkili bir eğitim şekli değildir. Uzaktan eğitimde özel olarak hazırlanmış materyaller kullanılır. Öğrenciler uzaktan öğretimin yapısını kavradıktan sonra örgün öğretimden farklı bir etkinlikte olmadığını görmektedir.

E-learning nedir?

Online/Uzaktan eğitim (E-learning, e-eğitim kavramları da yaygın olarak ve zaman zaman birbirlerini yerine kullanılıyor) bu yeniliklerden biri.
1990'larda bilgisayar temelli eğitim programları ortaya çıktı. Öncelikle Amerika’da uygulanmaya başlanan bu programlar daha sonra tüm dünyaya yayıldı. Ülkemizde de YÖK denkliği bulunan birçok uzaktan eğitim programı mevcut.
Uzaktan eğitim, ders veren kişi ile öğrencinin aynı ortamda bulunmadığı eğitim sistemini anlatan bir terimdir. Öğrenci bir bilgisayar yardımıyla derslerini takip edebilir. United States Distance Learning Association 2004 yılında yapmış olduğu uzaktan eğitim tanımı şu şekildedir:
“Uzaktan eğitim uydu, video, ses, grafik, bilgisayar, çoklu ortam teknolojisi gibi araçların yardımıyla, eğitimin uzaktaki öğrencilere ulaştırılmasıdır. USDLA, öğretmen ve öğrencinin birbirlerinden coğrafi olarak uzak olduğunu belirterek bu eğitim programında elektronik araçların ya da yazılı materyal ve matbu malzemelerinin kullanılması gerektiğinin altını çizer.”
Her yıl online eğitim alan öğrencilerin sayısı artıyor. Her geçen gün daha çok devlet üniversitesi ve özel üniversite uzaktan eğitim programları açıyor.
Tam zamanlı çalışanlar ve yurtdışında eğitim görmek isteyip buna imkân bulamayanlar için uzaktan eğitim ideal bir seçenek.
Bağımsız, tek başına ders çalışabilenlerin uzaktan eğitim alarak lisans, yüksek lisans ve doktora mezunu olmaları mümkün.
Her ne kadar uzaktan yapılsa, öğretmen ve öğrenci arasında mesafe olsa da, uzaktan eğitim örgün öğretimden daha az etkili bir eğitim şekli değildir. Uzaktan eğitimde özel olarak hazırlanmış materyaller kullanılır. Öğrenciler uzaktan öğretimin yapısını kavradıktan sonra örgün öğretimden farklı bir etkinlikte olmadığını görmektedir.

5 Farklı İpucuyla Mutfağınıza Yeni Bir Nefes Aldırın

5 Farklı İpucuyla Mutfağınıza Yeni Bir Nefes Aldırın


Mutfak belki de evimizin en önemli yerlerinden biri. Mutfakta geçirilen keyifli vakitler, zevkle yapılan yemekler ve aile bireylerinin bir arada yediği unutulmaz lezzetli yemeklere ev sahipliği yapan bu mekana bazı farklı tasarımlar katalım. Hatta bir çoğunu kendiniz bile yapabilir ya da uygun fiyata getirebilirsiniz.
Fikir 1 : Mesela mutfağınızda kendinizin yapacağı bir bitki panosu oluşturabilirsiniz; bitki panonuzda maydonoz, roka, tere, fesleğen vb.. saksıda yetişebilecek aklınıza gelen her bitkiyi kullanabilirsiniz. Yapacağınız şey çok basit öncelikle bir pimaş boru, metal boru yada plastik saksı alıyoruz. Boruların boyutlarına siz karar verebilirsiniz, mutfağınızın alanına göre karar verebilirsiniz. Boruları saksı olacak şekilde iki parçaya bölerek kenarlarını kapatıyoruz ve içine kestane kumu doldurup tohumlarımızı ekiyoruz. Sonrasında tebeşirle yazılabilinecek bir tahta yada duvara yapışan siyah tahta görünümüne yerleştiriyoruz. İsterseniz tahtaların üzerine yetiştireceğiniz bitkilerin isimlerini de yazabilirsiniz.
Fikir 2 : Salıncak raf; hazırlarını da artık çok uygun fiyatlara bulabileceğiniz bu rafları evlerinizde sizinde yapmanız muhtemel. Yapılacak şey çok basit. İstediğiniz boyutlarda dört adet halat ve bir raf. Rafların her bir kenarından halatların geçeceği şekilde önüne ve arkasına delik açmak ve bu deliklere halat ipini geçirmek sonrası zaten çok basit duvara asılması için iki kancayı duvara sabitleyip asıyoruz. İsterseniz ufak saksı çiçeklerinizi okuduğunuz kitaplarınızı yada sık sık kullandığınız baharatlıklarınızı üzerine koyarak mutfağınıza hem şık bir görüntü kazandırmış olursunuz hem de dolap içinden kar etmiş olursunuz.
Fikir 3 : Bulaşık deterjanınızın ve süngerinizin konulabileceği şamdan. Evet şamdanları artık sadece yemek odalarında değil mutfağımızda da kullanabiliriz. Yapacağımız tek şey eski kullanmadığınız bir şamdanınızı (tek şamdan olmasını tercih edelim) alıp üzerine yuvarlak veya kare bir mukavva oturtmak yada yapıştırmak. Sonrasında dilediğiniz renge boyayabilirsiniz. Renk seçiminde eğer country tarzı yada beyaz bir mutfağınız varsa küf yeşilini önerebilirim.
Fikir 4: Tahta kaşık, karıştırma setlerimizi boyamak. Evet genelde her evde bulunan yıpranmış veya kullanılmayan ancak dolapta duran tahta kaşık, karıştırıcı tahtalar vardır. Atmayıp bunların yarısını aynı rengin farklı tonlarıyla boyayıp mutfak duvarımıza asmaya ne dersiniz. Yapılması gereken tek şey farklı tonlardaki renkeri düzgünce kaşıkları ve karıştırıcıların yarısına kadar boyamak ve onları duvarlarınıza asmak.
Fikir 5: Kahve kupalarınızı asabileceğiniz bir askılık. Eğer modern bir mutfağa sahip değilseniz daha çok country tarzı bir mutfak sahibiyseniz bu fikir size çok iyi gelecektir. Kupaların gerçekten çok yer kapladığı dolaplarımızdan çıkma vakti bence artık geldi. Üç tane tahtayı duvara çakıp bir de onlara kupalarınızın durabileceği metal askılıklar ekleyelim. Sonrada ister beyaza ister naturel renginde bırakalım. En üstteki tahta bölüme kahve zamanı vb.. gibi yazı da yazabilirsiniz. Böylece hem dolaplarınızda fazla yer kaplayan kupalara elveda demiş olursunuz hem de rahatça mutfağınızı yaşayan bir hale dönüştürmüş olursunuz.


Renklerin İhtişamı: Odanızı Aydınlatacak Basit İpuçları!

Renklerin İhtişamı: Odanızı Aydınlatacak Basit İpuçları!




İnsanın en özel, kendine ait zamanının çoğunu evlerinde geçirdikleri tartışılmaz bir gerçek. Bu yüzden evinizde kullanacağınız renkler ve objelerin sizin ruh haliniz üzerinizde oluşturduğu etki büyük rol oynamakta. Doğru renk tercihlerinin doğru odada kullanılması size huzuru, mutluluğu çağrıştırırken tam aksi yanlış renklerin sizi huzursuz ve gerginleştirmesi muhtemel. Örneğin; tutkuyu, heyecanı düşündüren kırmızı renk doğru mekanlarda kullanıldığında insana mutluluk verirken yatak odası ya da çocuk odalarında kullanılması insanın enerjisini düşürür ve sebepsiz gerginliklere neden olabilir. Evinizi dekore ederken açık ton pastel renkleri geniş alanlarda tercih etmeniz ve canlı renkleri objeler ve aksesuarlarla kullanmanız evinizdeki dengeyi sağlayabilir.
Salonlarımızda tercihimizi çok iyi yapmalıyız, çünkü salonlarımızda geçirdiğimiz vakit evin diğer bölümlerinde geçirdiğimiz vakitten çok daha fazla. Ayrıca misafirlerimizi de ağırladığımız salonumuz bir nevi kendi tarzımızı ve hayata bakış açımızı yansıtmaktadır. Bu yüzden doğru renklerin kullanımı pozitif enerji sağlayıp sakin bir ortamı da siz ve misafirlerinize sunar. Sakinleştirici etkileri nedeniyle salonlarımızda mutlaka kullanılması gereken renkler; mint yeşili , uçuk kahve tonları, şampanya, kırık beyaz, uçuk pembe, uçuk mavi olmalıdır. Bunları macenta gri, hardal sarısı gibi eşya veya objelerle taçlandırmanızda mümkündür. Eğer salonunuz çok büyük değil ise mutlaka ayna, lambadır tercihi etmenizi öneririm. Çünkü salona derinlik ve büyüklük katacaktır.
Evimizde vakitimizin çoğunu geçirdiğimiz bir oturma odası varsa, mesela çalışma yaptığımız, müzik dinlediğimiz, kitap okuduğumuz, vb… gibi. Emin olun pastel renklerle döşemek en mantıklısı olacaktır. Zaten iç huzurumuzu sağladığımız bu oda bizi sıkmamalı ve en doğru şekilde hedeflerimize ulaştırmalıdır. Eflatun tonlarının, gök mavisi tonlarının, uçuk pembenin, uçuk grinin kullanılması ve odaya konulacak büyük eşyaların duvarlarınızın renk tonundan en az bir ton koyu olması hayat kurtaracaktır.
Banyolar ise diğer odalara göre daha küçük olduğu için canlı ve ağır renklerin kullanılmamasını öneririm. Banyo demek hijyen demektir. Bu yüzden hijyeni çağrıştırabilecek en olası renkler mavi ve tonları, beyaz, kırık beyaz, mermersi dokunuşlu duvar kağıtları kullanılabilir. Koyu renk, siyah, koyu gri bir kafe lavabosu hissi uyandıracağı için kullanılmaması gerekir. Banyolarımızı mavi, mint yeşili, uçuk pembe gibi aksesuarlarla döşemeniz hem size hem evinize gelecek olan misafirlerinize huzur verecektir.
Yatak odalarımız ise belkide evimizin en önemli yerlerinden biridir. Büyük gardolaplar yerine kullanışlı ufak masif mobilyalar tercih edilebilir. Canlı renklerden mümkün olduğunca uzak durulması gerekir. Uyku düzeniniz önemli olduğu için pastel tonlarda bir yatak odası sizin daha huzurlu uyumanıza yardımcı olacaktır. Siniri azaltan ve huzur veren renkleri düşündüğümüzde bej, beyaz, açık sarı, kum rengi tonları sayesinde sakin bir oda yaratabileceksiniz. Eğer bu renkler çok açık geliyorsa altın renkleriyle duvarlara hareket katabilirsiniz. Obje ve aksesuarlardan mümkün olduğunca uzak durmanız gereken bir alan olan yatak odasında lambadır, ayna ve sofa renklerden oluşan ufak heykeller kullanılabilir.
Belkide evinizde rahat rahat canlı renkleri kullanabileceğiniz bir alan olan çocuk odalarında iki seçenek sunulabilir ya pastel tonlarda aynı yatak odasında uyguladığımız bej, kum rengi, gök mavisi, uçuk sarı, uçuk pembe ya da canlı renklerin olduğu sarı, macenta mavi, yeşil tonları ile içinizdeki çocuğu çıkarabilirsiniz. Unutulmamalıdır ki çocuk odalarında depolama çok önemli dağınık düzende duran kitaplar, oyuncaklar yerine depolanmış atak kolay ulaşılabilen dolaplar tercih edilmelidir.
Eğer evinizde balkon varsa balkonunuz size yaz mevsimini çağrıştırmalı. Bambu malzemelerin kullanılması size bu havayı yaratacaktır. Duvarlara asacağınız kuş, balık figürleri ve sepet, kasnaklardan oluşan duvarlar sizin iç motivasyonunuzu olumlu yönde etkileyecektir.Ayrıca balkonlarda mutlaka saksı çiçeklerine ve yeşil bitkilere önem verilmelidir.
Mutfaklar ise çok yönlü düşünülebilinir. Ancak eğer yemek yapmayı ve mutfakta vakit geçirmeyi seviyorsanız mutlaka açık renkli mutfakları ya da zıt renkli mutfakları tercih etmelisiniz. Mesela beyaz ve gri tonlarını ya da beyaz ve sarı tonlarını kullanabilir mutfağınızda aradığınız huzuru sağlayabilirsiniz.
Renklerin hayatımızdaki önemi gerçekten yadsınılamayacak düzeyde bu yüzden mutlaka renk kullanımına dikkat etmeli ve yaşadığımız yeri daha huzurlu hale getirmeliyiz.



22 Mart 2020 Pazar

CORONA VE İZOLE HAYAT


corona virüs ile ilgili görsel sonucuYaklaşık iki aydır tüm dünyada bir haftadır da ülkemizin tek gündemi Corona virüsü ya da diğer adıyla Covid-19 virüsü. Gerçekten ilk defa global anlamda çaresiz kalındığının görüldüğü, arkasında bir çok komplo teorilerinin üretildiği bir durumla maalesef karşı karşıyayız. Çalışmadığımız yerden geldi bu sefer sorular.Ülkeler savaşlar için kendilerini son model uçaksavaralar, silahlar, bombalarla donatırken acaba hiç göremeyecekleri ve günde binlerce can alabilecek bir düşmanla karşılabilecekleri akıllarına gelmedi mi? Tabiki de gelmedi. Hangimizin geldi ki. Dünya en son 2002 yılında yine Çin menşeili sadece Çin'de yüzlerce kişinin ölümüne neden olan Sars virüsü ile tanışmıştı. Aslında bir çok ülkeye yayıldıysada Türkiye'ye yayılmadığı için biz fazla önemsemedik. Vah vah tüh tüh diyip geçtik. Çin'de araştırmalar bu virüsten sonra çoğaldı ve durmaksızın bu görünmez tehditlerle alakalı çalışmalar yapmaya devam etti. Uzaktan üzüldüğümüz ve her Uzakdoğu seyahatlerinde yüzünde hala 17 yıldır maskeyle dolaşanlara şahit olduğunuza eminim. Ben bile Türkiye'de Avrupa'da bu çekik gözlü vatandaşların yüzlerinde maskeyle gezmelerine defalarca şahit oldum. Ölümlerin büyük çoğunluğunun Çin'de olduğunu düşünürsek korkmaları gayet normaldi. Ama şu anki korunmamız gereken virüs sanırım Sars'ı çoktan solda sıfır bırakarak tahta oturmaya aday gibi görünüyor. Tüm dünyayı kasıp kavuran kara humma; bilinen adıyla veba. Milyonlarca insanın ölümüne neden olan bu hastalık resmen tarihin gidişatını bile değiştirmişti. İşin ilginç yanı o zamanların İtalyanları yani Cenevizliler Avrupa ve Asya kıtasına bu salgını maalesef ticaret gemileriyle, işgalleriyle yaymış. Yani bugün yine İtalyanların rahat tavrı ülkelerinde çok üzücü ölüm haberlerini almamıza sebep oluyor. Bunun yanısıra tüm Avrupayı da etkisi altına almış durumda. İşin ilginç yanı yüzlerce yıl olmasına rağmen veba olan kişide normal hayatından kısıtlanıp ayrı bir alanda ölüme terk ediliyordu. Hiç bir sevdiği insana veda edemeden tedavi bile olamadan ölüme terk ediliyordu. Peki biz bugün Corona virüsü salgınında da benzer şeyler yaşamıyor muyuz? Sanırım zaman farkı ve sağlıkçıların fedakarlıkları dışında her şeyi aynı yaşıyoruz. Hastanede sevdiklerine veda edemeden ölenler. Karantinada olduğu için ne yapacağını şaşıranlar, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeyen milyonlarca insan.
Çok fazla komplo teorileri vardı. En ilgimi çeken ve banada ilk okuduğumda mantıklı gelen. Dünya liderlerinin emekliler için almış olduğu karar ve nüfus temizliği. İlk başta ne kadar acımasız geldiysede, biyolojik bir ortamda bu virüsün oluşturulabileceği ve dünya nüfusunu azaltmak ve emekli nüfusun ülkelerin ekonomik dar boğazından çıkmalarını sağlamak mantıklıydı. Çok insancıl bulmadığım bu durum nihayetinde bilimsel araştırmalar sonucunda virüsün biyolojik bir ortamda hazırlanmadığı raporlanınca gerçekten sevindim.
Çok yazılıyor çok çiziliyor, kamu spotları her yerde. Hashtagler, twitter mesajları, instagram storyleri vb.. bir çok mesaj artık tüm insanlığa verilmeye başlandı. Anlayana tabi. Gerçekten Türkiye bu krizde çoğu özenilen ülkelerden daha iyi bir çalışma yaptı. Bu yadsınamaz bir gerçek. Hatta tüm sağlık bakanlığına bağlı çalışan kişilere minnetimizin karşılığını hiç bir zaman ödeyemeyeceğimizi de söylemeliyim. Çalışmalar çok akıllıca ve hassaslıkla yürütülüyordu ki bulaşmaması imkansız bir durumdayken gecikmeli de olsa ülkemizde enfekte olan hastaların sayılarını birer birer şimdiyse yüzer yüzer duymaya başlıyoruz. Korkunç tablolar, diğer ülkelerle kıyaslamalar vs.. derken aslında kocaman bir savaşın içinde olduğumuzu fark ettik mi acaba orası gerçekten muamma. #EvdeKal hashtaglerini görmeyen sosyal medya kullanan kişi kalmamıştır herhalde. Peki dün hala Bebek sahili, Üsküdar sahili, İzmir kordonu neden hınca hınç doluydu? Bende evden çıkmak zorundaydım ancak arabamla gidip arabamla evime yine döndüm. Yani hafta içi evinde olan yada çalışmak zorunda olan insanlar resmen hafta sonu tatili yapıyormuşçasına sokakları sahilleri doldurmuş. Büyük cesaret. İtalyanların en çok eleştirilen durumu rahat davranmalarıydı. Bizimde rahatlığımız enfekte hasta sayımızın artış oranıyla çok rahat görülebiliyor. Hep benzetmişimdir İtalyanlarla Türkleri. Akdeniz insanlarıyız. Evlerde kapanmayı bilmiyoruz, evlerimizde vakit öldürmeyi bilmiyoruz, sarılmayı seviyoruz, temassız yapamayız biliyorum ancak bir süre ara vermek lazım. Evet biraz Kuzeyli gibi soğuk yapacağız birbirimize, evlerimizden çıkmayacağız sanki dışarısı eksi otuz dereceymiş gibi. Hepsi bu. Sosyal izolasyon kurallarına uygun bir şekilde en fazla bir iki ay içerisinde eski Akdeniz havamıza kavuşabiliriz. Nasıl olsa yaşlılar ölüyor diyenler ise sanırım sadece İtalya'daki sayılara bakıyorlar, lütfen İran ve Çindeki ölüm sayılarına ve yaşlarına da bakın. İtalyanın zaten %40'ı 60 yaş üstü. Ölüm oranlarının yaş ortalamasının bağışıklığı düşük yaşlılardan oluştuğunu unutma genç nüfuslu Türkiyem.
Ekonomik açıdan bir çok şey etkilenecek. Evet doğru. Bir çok kurum kapanacak bir çok işsiz olacak. Burası da doğru. Düzenimiz alt üst olacak. Buna da katılıyorum. Ancak unuttuğumuz tek şey var biz ülkemizi milletimizi değerlerimizi seven ve koruyan bir milletiz. İnancımızla bir çok şeyin üstesinden geldik eminim bu biyolojik virütik savaşında üstesinden geliriz.

5 Mart 2020 Perşembe

YENİ NESİL SORULAR NASIL ÇÖZÜLÜR?


Yeni nesil sorular özellikle son yıllarda LGS ve TYT-AYT sınavlarında karşımıza çıkan, bazıları bir sayfayı bulan uzunlukta ve karmaşık görünen soruları ifade etmek için kullanılan bir kavram. Kimileri ezberci bir eğitim anlayışıyla yetiştirilen çocuklar yapamayacağı için yeni nesil sorulara karşı çıkıyor. Kimileri ise ezberci eğitimden kurtulmak için bir araç olarak görüyor. Ama öğrencileri zorladığı konusunda herkes hemfikir.
Yeni nesil sorular nedir?
Yeni nesil sorular birden çok kazanımı içeren, bu kazanımlar arasında ve gerçek hayatla bağlantı kurulmasını gerektiren ve çözümü için ezberin ötesinde pek çok beceriyi gerektiren sorulardır. Okuduğunu anlama, üç boyutlu düşünebilme, analiz yapabilme, işlem yapabilme ve sorudan korkmadan sabırla sonunda kadar gidebilme bu becerilerden bazıları. Bunları nasıl kullanacağınızı yazının ilerleyen bölümlerinde bulabilirsiniz.
Yeni nesil soruları çözmek kadar hazırlamak da zor. Sınavlarda bu tarz sorulara yer verilmesiyle birlikte yayın sektörüne de bir hareket geldi. Hemen tüm yayınlar, kitaplarında yeni nesil sorulara yer vermeye başladı. Ancak yeteri kadar kaliteli yeni nesil soru üretilebildiğini söylemek mümkün değildir. Sorunun başına hikaye koymakla, ifadeyi gereksiz laflarla uzatmakla ezber sorusu yeni nesil soru olmuyor. Yeni nesil sorular her biri tek başına tasarım ve kurgu isteyen sorulardır. Seri üretim bandından yeni nesil soru çıkmıyor. Bu tarz yeni nesil sorular gerçekten sinir bozucu oluyor ve maalesef harcanan zaman boşa gidiyor. Unutmayın her uzun soru yeni nesil soru değildir.
Yeni nesil sorular nasıl çözülmeli?
Yukarıda bahsedildiği gibi yeni nesil sorular diğer sorulardan farklı beceriler gerektiriyor. Bu becerileri nelerdir ve nasıl kazanılır?
Okuyun
Okumak hayat boyu gerekli bir alışkanlıktır. Küçük küçük ama uzun süreli gelişime yardım eder. Yeni nesil soruların çözümünde okuduğunu anlamak en kritik adımdır. Unutmayın anlamadığınız problemi çözemezsiniz. Eğer bugüne kadar düzenli okumadınız ve bir birikiminiz yoksa üzülmeyin, hiçbir şey için geç değil. Hemen okumaya başlayın. Hayat sınavlarla dolu.
Yeni nesil soruları anlayamadığınızı düşünüyorsanız, size yardım edebilecek birkaç öneri:
Sorulardaki cümleleri kendi kelimelerinizde yeniden ifade ederek yazın.
Sorulardaki bilmediğiniz kavramlar varsa bunları belirleyip bir kavram defteri oluşturun.
Oluşturduğunuz kavramların birbirleriyle ilişkilerini gösteren kavram haritaları (bkz. zihin haritaları) oluşturun.
Soruları başka birine (kimse yoksa kendinize) yeniden anlatın.
Grafik okumayı öğrenin.
Hızlı okuma öğrenin.
Yazın
Okuduğunuz yeni nesil soruda size verilenleri düzenleyerek yeniden yazmanız çözüm için çok önemli. Verilenler arasındaki ilişkileri görmek size çözümü gösterecektir. Bunun için kullanabileceğiniz bazı araçlar şunlardır:
Verilenleri itinalı yazmayı öğrenin. Kendi yazınızı okuyamadığınızdan yanlış yapmak istemezsiniz.
Tablolar oluşturun, Sorunun resmini çizin, görselleştirin.
Sorunun etrafında verilen boşlukları düzenli kullanma alıştırmaları yapın. Sonuçta sınavda o boşlukları kullanacaksınız. Neyi nereye yazdığınızı bulabilmelisiniz.
İşlem yapın
Öğrencilerin soru çözerken en çok yaptığı hatalardan birisi kafadan işlem yapmaya çalışmaktır. Düşünce su üstüne yazı yazmak gibidir. Bulduğunuz çözüm yolunu yazarak kalıcı hale getirmezseniz saniyeler içinde aklınızdan uçar gider. Şunları unutmayın:
Sorunun doğru cevabına puan veriyorlar. Kafadan çözene fazladan puan yok!
Yazarak çözmek her zaman daha kısa sürer (inanmazsanız deneyin).
Korkmayın
Bir sayfayı bulan, şekillerle ve grafiklerle dolu sorular çoğu zaman korkutucu görünmektedir. Çoğu öğrenci sorunun zor olduğu ön yargısıyla soruya dokunmadan geçmektedir. Oysa soruyu hazırlayanlar, çoğu zaman, öğrencilerin zorlanacağını düşündükleri konular hakkında bilgi vermektedirler. Bazı soruların çözümleri sadece bu bilgileri birleştirmek kadar kolay olmaktadır. Korkarak soruya bakmayanlar bu bonuslardan mahrum kalmaktadır.
Korkmayın! 15 saniyenizi soruyu okumaya ayırın, gerçekten yapamayacağınız düşünüyorsanız geçersiniz ve 15 saniye kaybedersiniz.