Çok tartışılan konudur en başarılı eğitim sistemi hangi
ülkede nasıl uygulanıyor diye. Bir çok kişi Amerika’da der kimisi Avrupa’da
der. Halbuki her ülkenin kendine ait bir eğitim sisteminin olduğunu
söyleyebilmek mümkündür.
Eğitim sistemi ve eğitim süreçleri ülkelerin yaşayış,
sosyo-ekonomik şartları hatta coğrafik özelliklerine göre de şekillenebilir.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programının (PISA) sonuçlarını araştırırken 2000
yılından beri uygulanan bu testin sonuçlarında en başarılı ülke hep Finlandiya
çıkıyor. Testte, öğrencilerin, matematik, fen
bilimleri ve okumayla ilgili sahip oldukları bilgi ve becerilerin ne kadarını
hayata geçirebildikleri, sorunlarla karşılaştıklarında ne kadarını
uygulayabildikleri ölçülüyor. Bunun yanında ilginç olan Finlandiya eğitim
sisteminde sınav stresi yok, mukayese yok; dershaneler, özel hocalar yok.
Eğitim saatleri çok kısa (ortalama günde dört saat) olmasına rağmen bütün
öğrenciler eşit düzeyde başarılı.
Konuyu biraz araştırdığımda Finlandiya’da okulun yada
devletin belirlediği bir müfredat yok. Okullarda okutulacak kitapları
öğretmenler kendileri seçiyor. Zorunlu temel eğitim boyunca herhangi bir sınav
da yok. Öğrenciler, öğretmenin hazırladığı sorularla değerlendiriliyor. Öğretimin
odağında tamamen öğrenme var. Genelde okullar ev ortamı gibi öğrencilerin
kendilerini rahat ve huzurlu hissedebilecek şekilde dekore edilmiş. Yaşayarak
öğrenme ,yaparak öğrenme de diyebiliriz bir bakıma. Öğrenciler istedikleri gibi
sınıf içinde dolaşarak bilgi toplayabiliyor, arkadaşlarıyla iletişime
geçebiliyor ve hatta yorulduklarında kanepeye uzanarak dinlenebiliyor. Derslere
de bu kanepeden katılabiliyor.
Gelelim Finlandiya’da öğretmen olmak. Kolay değil. Hatta zor
denilebilir. Liseden mezun olup öğretmen olmaya karar veren bir öğrenci üç
aşamalı kabul testinde başarılı olmak zorunda. Birinci aşamada, kitap
sınavıyla, bilgiyi araştırma, sentez yapabilme, eleştirel açıdan bilgiyi
yorumlama, analiz etme yeteneği test ediliyor. İkinci aşamada, mülakat
aşamasında, kişilik ve karakter yapısı bakımından öğretmenlik mesleğine uygun
olup olmadığı analiz ediliyor. Son aşamada ise adaylardan örnek bir ders
anlatması veya grup tartışmasını yönetmesi istenerek sosyal yönü, konuşma,
sunum ve yönetim yetenekleri ölçülüyor. Bu aşamaların sonunda öğretmenlik için
müracaat edenlerin ancak yüzde onu öğretmen yetiştirme programına kabul
ediliyor. Öğretmenlik lisans programı boyunca, öğrencilerin her yıl birer ay
uygulama okullarında ders anlatarak staj yapma zorunlulukları var. Stajları hem
üniversitedeki öğretmenleri, hem de öğrenciler tarafından değerlendirmeye tabi.
Staj değerlendirmesi mezuniyet yeterliliğinde çok önemli. Finlandiya’da
öğretmen olabilmek için sadece lisans öğrenimi de yeterli değil. Öğretmen
adayının seçeceği konuya göre tezli yüksek lisans derecesine sahip olması da
zorunlu kılınıyor. Böylece araştırmacı ruhlu öğretmenlere sahip olunmuş oluyor.
Birçok ülkede öğretmenlik kutsal bir meslek olarak görünür. Öyledir
de. Mühendisi de, doktoru da, cumhurbaşkanını da, hayatımızı kolaylaştıran
icatları yapanları da yetiştiren onlar değil midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder