Tamamı Suudi Arabistanda çekilen ve ülkenin ilk kadın sinemacısı Haifaa Al - Mansour imzasını taşıyan bir film Wadjda(Vecide). Açıkçası fragmanını izlediğimde Persepolis'ten sonra beni etkiyebilecek bir film olduğu kanısına vardım. Ve izledim. 32. İstanbul Film festivalinde de gösterilmiş bu film. Film Suudi Arabistan'daki kadın haklarının olmadığını, erkek hegomanyasını, kültürde yaşanan uyumsuzlukları gözler önüne seriyor. Aslında filmin beni en çok cezbeden tarafı ki eğer çok film izliyor ve sinemaya biraz gönül verdiyseniz bana hak vereceksiniz ki ilk kez bir Suudi Arabistanlı kadın tarafından filmin çekilmiş olması ve ilk kez tüm filmin Suudi topraklarında geçmesi. Wadjda (Vecide) karakterini canlandıran Waad Mohammed oyunculuğun hakkını vermiş. Seyrederken bu kızın böyle zor kuralları olan bir yerde doğup büyümüş olduğu gerçeğini göz ardı edemiyorsunuz ve tüm zorluklara rağmen bu kadar güzel ve doğal bir oyunculuk sergilemiş olmasını ister istemez takdir ediyorsunuz. Filmi orjinal dilinde izlemenizi tavsiye ederim. Her ne kadar Arapça bilmesemde tınısı tonlamaları her zaman hoşuma gitmiştir. Filmin senaryosu çok basit aslında. Ufak bir kızın bisiklet hayali. Ve ona ulaşmak için çabaları. Ancak çok basit gibi görünen sığ bir senaryo inanılmaz derece güzel işlenmiş.
Filmde Suudi Arabistan'daki eğitim sisteminden de birer parça bulabileceksiniz. Eğitimin erkek kız ayrı yapılması, sınıf arkadaşının yirmi yaşında bir çocukla evlendirilmiş olması, bunun sınıf öğretmeni ve arkadaşları tarafından normal karşılanması, babasının ikinci bir kadınla evlenmesi gibi konuları da ayrıca filmde bulacaksınız. Wadjda (Vecide) annesinin ve babasının tüm karşı çıkmalarına ve kızların sokaklarda özgürce bisiklet süremeyeceği gerçeğini bilmesine rağmen hayaline kavuşmak için elinden geleni yapıyor. Onun hayata olan inatçı tavrı, isteğine ulaşma isteği de takdire şayan. Okulda yapılan Kuran okuma yarışmasına giriyor ve birinci bile oluyor.
Düşündüğümüz de aslında, bizim için ne kadar basit ve kolay bir şey iken bir bisiklet sahibi olmak, orada bir kız çocuğunun bisiklet alabilmesi ve sokakta özgürce bisiklete binebilmesi hayal. Filmde aksiyon, macera yok. Öyle gözlerimi ayıramadım gibi söylemlerde bulunamayacağım ancak filmi bırakamadım. Senaryo akıp gidiyor. Ayrıca filmin müzikleri de çok güzel. Max Richter tarafından bestelenen müzikleri dinlemenizi tavsiye ederim.
Filmi izlediğimde iyi ki Türkiye gibi laik ve demokratik bir ülkede yaşıyorum dedim. Etkiledi.
DVD'sini maalesef bulamadım. İnternet sitelerinden filmi bulabilirsiniz. İyi seyirler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder