4 Temmuz 2014 Cuma

HAYVANLAR VE İNSANLAR

Yakın bir arkadaşımın facebook sayfasında bir habere rastladım. Az önce başka bir arkadaşın twitterında da bir haber vardı. İkisi de hayvanlarla ilgiliydi. Hayvanları severim, onların çoğu insandan daha mantıklı, daha dost ve daha akıllı olduklarını da söylemek mümkün. Aslında hayvanlara bakış açımda değişik benim. Doğru yada yanlış ama hayvan özgür olmalı, istediği hayatı yaşamalı, seçmeli. Evlerde beslenen ve dışarı bile çıkartılmayan hayvanlara ise açıkçası üzülüyorum. Doğru bulmuyorum dört duvar arasında yaşamalarını. Kuşların kafeslerde, balıkların akvaryumlarda, kedi ve köpeklerin evlerin içinde yada balkonlarda beslenmesini hiç bir zaman sevemedim. Bu fikir bana hep garip geldi. Düşünüyorum da bizi bir eve kapatsalar aylarca belki yıllarca dışarı çıkamasak nasıl olur acaba? Muhtemelen deliririz en azından ben deliririm onu biliyorum. Net. Bir hayvan bir insana bile bile acı çektirmez. Bile bile onu incitmez. Çoğu kendini savunma amaçlıdır ısırmaların, saldırıların. Vahşi hayvanlar içinde aynı şeyler geçerli, yani ya açlıktan saldırırlar ya da kendini savunma amaçlı. Bunun dışında hayvanlardan zarar gören insan sayısı azdır.
Gelelim okuduğum haberlere, biri Adana'da bir halk otobüsü ve ayağını ezdiği köpek haberi diğeri ise Amerikalı bir genç kızımızın Afrika'da vahşi hayvanları okla yada tüfekle öldürüp bir güzel selfieler çekmesi. Önce Amerikalı genç kızımızın muhtemelen psikolojik sorunları yada ergenlik, çocukluk döneminde yaşamış olduğu travma sonucu bu halde olduğunu düşünüyorum. Hayvanların nesilleri her geçen gün tükenirken sırf zevk uğruna öldürülen aslanlar, kaplanlar, su aygırları, vb.. hayvanlar bu genç kızımızdan bir gün hesabını sormazlar mı? Elbet sorarlar. Umarım soracaklardır. Bir gün seninle de bir aslan dişlerinin arasında selfie çekerse şaşırmayacağım. 
Bir insanın yaptığı eziyeti başka hiç bir canlı birbirine yapmıyor derlerdi de inanmazdım. Gayette doğru bir lafmış. Gelelim okuduğum diğer habere. Adana'da bir halk otobüsü, şöförünün maaşının sizin, benim gibilerin vergileriyle ödendiği bir zat-ı muhterem. Kazayla bir sokak köpeğinin ayağını eziyor. Görüntüleri ve resimleri var ancak kullanmayacağım. Kaza olması gayet normal. Adı üstünde kaza. Sonrası ise korkunç zaten. Köpeğin ayağını ezdiğini farkeden şöför duraklıyor arkasına bakıyor. Ancak sonrasında aşağı inme gereksinimi duymadan gaza basıp uzaklaşıyor. Çok acelesi var çünkü çok önemli bir iş yapıyor, yaptığı işi kınamıyor hatta çokta saygı duyuyorum, onca can taşıyan biri, tüm gün direksiyon sallıyor, bir ton insanla gerekli gereksiz muhattap oluyor. Elbetteki işi zor ancak bir can kadar önemli değil yaptığı iş. Hayvansever bir vatandaşımız çevrede bulunan en yakın veterenire köpeği götürüyor. Ancak aldığı cevap şöförünkinden de korkunç. 'Biz sokak köpeği bakmıyoruz.' Sen veteriner kardeşim, şerefin namusun üstüne bir yemin etmedin mi? Ettiysen yeminin nerede, yada uğruna yemin ettiğin şeyler. Sonrasında belediye aranmış. Tam 1 saat sonra belediye gelip hayvanı çöp poşeti gibi kırık bacağından tutup bir kamyonete atarak, uzaklaşmış. Olayda başrollerde üç kişi var. Ağır konuşmak isterim ama doğru olmaz. Üç hayvandan pardon insandan bu denli vicdansızlık örneği beklemezdim. Bari biri daha vicdanlı davransaydı. Köpeğin akıbeti hakkında bilgi sahibi değilim. Arkadaşımın paylaştığı haberden yola çıkarak bu yazıyı yazdım. Sadece onlarında bir can taşıdığını unutmamalı. Evinde kedi,köpek besleyen hayvansever dostlar; belki evimde hayvan beslemiyorum ancak inanın bana sizin evinizde beslediğiniz kadar hayvanları seviyor ve onlar için ne yapılması gerekiyorsa desteklerimi esirgemiyorum. İnsanlığın bir gün herkese uğraması dileklerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder